Uzmanlara göre, günümüzde yapılan evliliklerin yüzde 40 ila yüzde 50’si boşanma ile sonuçlanıyor. Peki, evliliği sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için hangi noktalara dikkat etmek gerekiyor?
Karşımızdaki kişiyi önemsediğimizi, sevdiğimizi ve onun önemli olduğunu hissettirmek için yapılması gerekenlerin olabildiğince yalın hareketlerden ibaret olduğunu anlatan Zat, “Güzel kelimeler, yorucu bir günün ardından dinlenmek ve keyifli geçirilen birkaç saat… Bunlar, çiftlerin mutlu bir ilişki sürmesini sağlayan ve boşanmayı önleyen önemli anlar olarak görülüyor. Orbuch’un analizlerine göre, erkekler bu olumlu ifadelere kadınlardan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Eşleri tarafından olumlu karşılanmadığını düşünen erkeklerin boşanma oranının, diğerlerine kıyasla iki kat daha yüksek olması da bu analizi doğruluyor” diyor.
Evlilikte başarının iletişimden geçtiğini ancak üslubun çok önemli olduğunu farklı araştırmalardan verdiği örneklerle anlatan Zat, “Gottman Enstitüsü ve Washington Üniversitesi (Love Lab) Aşk Laboratuvarı kurucusu Gottman’a göre evliliklerde yaşanan sorunların yüzde 69’u asla çözümlenemiyor. Ancak araştırma sonuçları, asıl önemli olan hususun sorunların çözülmesinden ziyade, partnerler tarafından o sorunların nasıl ele alındığının önemli olduğunu gösteriyor. Yakın zamanda, UCLA Üniversitesi’nden Justin Lavner bir çiftin kavga etme şeklinin evliliği nasıl etkilediğini inceledi. Lavner, 10 yıl boyunca 136 çift ile yürüttüğü çalışmada, 10 yılın sonunda boşanan veya birlikteliğini sürdüren çiftler arasındaki en temel farkın, bu çiftlerin evliliklerinin ilk yılı boyunca yaşadıkları sorunları ele alış şekilleri olduğunu gördü. Lavner araştırma sonunda, evliliklerinin ilk yılında zor konulara öfke ve karamsarlıkla yaklaşan çiftlerin, 10 yıl sonra boşanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Buna göre çiftlerin iletişim şekillerinin bir ilişkiyi; ait hissetme, kişilik özellikleri ve stresten daha çok yıprattığı ortaya çıktı” dedi.
Eşlerin iyi gün dostu olması önemli…
Söz konusu araştırmalara göre çiftlerin, günlük hayata dair görev listesi oluşturmak veya iş bölümü yapmak gibi konulardan bahsediyor olması da mutlu hissetmeleri için yeterli olmuyor. “En mutlu çiftler umutlarını, hayallerini ve korkularını birbirleriyle paylaşan çiftlerdir” diyen Zat, “Terapilerdeki deneyimlerimize göre mutlu çiftler birbirlerini daha iyi tanımak için zaman ayırıyor.
Yapılan araştırmalar iyi günlerde verilen desteğin, kötü günlerde verilen destekten çok daha anlamlı olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, işyerinde terfi aldıktan sonra partneri tarafından desteklendiğini hissedenler hem kendileri hem de ilişkileri ile ilgili daha olumlu davranışlar sergiliyor” diyor.
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat, konu hakkında yapılan araştırmaları analiz ederek mutlu evliliğin sırlarını anlattı.
ABD’deki Clark Üniversitesi’nde yürütülen ve 18 - 29 yaş arası erken yetişkinlik dönemindeki 1000 kişinin katıldığı çalışmanın sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 86’sı evliliklerinin ömür boyu sürmesini bekliyor. Fakat istatistikler, bu iyimser gençlerin tam tersini söylüyor.
Amerika Birleşik Devletleri Sağlık İstatistikleri Ulusal Merkezi (NCHS) verileri, günümüzde bir çiftin 20. evlilik yıldönümlerini kutlama olasılığının, bozuk paranın yazı veya tura gelme olasılığından daha yüksek olmadığını gösteriyor.
Buna göre, kadınların yüzde 52’si, erkeklerin ise yüzde 56’sı 20. evlilik yıldönümünü kutlayabiliyor. Uzmanlara göre, günümüzde yapılan evliliklerin yüzde 40 ila yüzde 50’si boşanma ile sonuçlanıyor.
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat, “Psikologlar uzun yıllardır, mutlu evlilikleri mutsuz evliliklerden ayıran; iyi ve mutlu bir ilişkinin sürekliliğini sağlayan noktaları araştırıyor” diyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2013 yılında 600 bin 138 çift evlenirken; aynı yıl 125 bin 305 çiftin de boşandığını belirten Zat, başarılı evliliğin temelinde ‘sadelik’ yattığının altını çiziyor.
Zeynep Zat, “Uzun yıllardır evliliğin sürekliliğini sağlayan unsurlar tartışılıyor. Çözüm ise sade ve basit davranışlardan geçiyor. Michigan ve Oakland Üniversiteleri’nde ders veren Terri Orbuch, 264 evli çift ile Evliliğin İlk Yılları Projesi adı altında bir araştırma yürüttü. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, mutlu çiftlerin dörtte üçü, eşlerini ‘Benimle ilgilenir, beni sever, bana kendimi önemli hissettirir’ şeklinde tanımlıyor. Mutsuz hisseden çiftlerin ise yarısından daha azı bu hissi yaşıyor” diyor.
Erkekler olumlu ifadelere daha fazla ihtiyaç duyuyor…
ABD’deki Clark Üniversitesi’nde yürütülen ve 18 - 29 yaş arası erken yetişkinlik dönemindeki 1000 kişinin katıldığı çalışmanın sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 86’sı evliliklerinin ömür boyu sürmesini bekliyor. Fakat istatistikler, bu iyimser gençlerin tam tersini söylüyor.
Amerika Birleşik Devletleri Sağlık İstatistikleri Ulusal Merkezi (NCHS) verileri, günümüzde bir çiftin 20. evlilik yıldönümlerini kutlama olasılığının, bozuk paranın yazı veya tura gelme olasılığından daha yüksek olmadığını gösteriyor.
Buna göre, kadınların yüzde 52’si, erkeklerin ise yüzde 56’sı 20. evlilik yıldönümünü kutlayabiliyor. Uzmanlara göre, günümüzde yapılan evliliklerin yüzde 40 ila yüzde 50’si boşanma ile sonuçlanıyor.
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat, “Psikologlar uzun yıllardır, mutlu evlilikleri mutsuz evliliklerden ayıran; iyi ve mutlu bir ilişkinin sürekliliğini sağlayan noktaları araştırıyor” diyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2013 yılında 600 bin 138 çift evlenirken; aynı yıl 125 bin 305 çiftin de boşandığını belirten Zat, başarılı evliliğin temelinde ‘sadelik’ yattığının altını çiziyor.
Zeynep Zat, “Uzun yıllardır evliliğin sürekliliğini sağlayan unsurlar tartışılıyor. Çözüm ise sade ve basit davranışlardan geçiyor. Michigan ve Oakland Üniversiteleri’nde ders veren Terri Orbuch, 264 evli çift ile Evliliğin İlk Yılları Projesi adı altında bir araştırma yürüttü. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, mutlu çiftlerin dörtte üçü, eşlerini ‘Benimle ilgilenir, beni sever, bana kendimi önemli hissettirir’ şeklinde tanımlıyor. Mutsuz hisseden çiftlerin ise yarısından daha azı bu hissi yaşıyor” diyor.
Erkekler olumlu ifadelere daha fazla ihtiyaç duyuyor…
Karşımızdaki kişiyi önemsediğimizi, sevdiğimizi ve onun önemli olduğunu hissettirmek için yapılması gerekenlerin olabildiğince yalın hareketlerden ibaret olduğunu anlatan Zat, “Güzel kelimeler, yorucu bir günün ardından dinlenmek ve keyifli geçirilen birkaç saat… Bunlar, çiftlerin mutlu bir ilişki sürmesini sağlayan ve boşanmayı önleyen önemli anlar olarak görülüyor. Orbuch’un analizlerine göre, erkekler bu olumlu ifadelere kadınlardan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Eşleri tarafından olumlu karşılanmadığını düşünen erkeklerin boşanma oranının, diğerlerine kıyasla iki kat daha yüksek olması da bu analizi doğruluyor” diyor.
Evlilikte başarının iletişimden geçtiğini ancak üslubun çok önemli olduğunu farklı araştırmalardan verdiği örneklerle anlatan Zat, “Gottman Enstitüsü ve Washington Üniversitesi (Love Lab) Aşk Laboratuvarı kurucusu Gottman’a göre evliliklerde yaşanan sorunların yüzde 69’u asla çözümlenemiyor. Ancak araştırma sonuçları, asıl önemli olan hususun sorunların çözülmesinden ziyade, partnerler tarafından o sorunların nasıl ele alındığının önemli olduğunu gösteriyor. Yakın zamanda, UCLA Üniversitesi’nden Justin Lavner bir çiftin kavga etme şeklinin evliliği nasıl etkilediğini inceledi. Lavner, 10 yıl boyunca 136 çift ile yürüttüğü çalışmada, 10 yılın sonunda boşanan veya birlikteliğini sürdüren çiftler arasındaki en temel farkın, bu çiftlerin evliliklerinin ilk yılı boyunca yaşadıkları sorunları ele alış şekilleri olduğunu gördü. Lavner araştırma sonunda, evliliklerinin ilk yılında zor konulara öfke ve karamsarlıkla yaklaşan çiftlerin, 10 yıl sonra boşanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Buna göre çiftlerin iletişim şekillerinin bir ilişkiyi; ait hissetme, kişilik özellikleri ve stresten daha çok yıprattığı ortaya çıktı” dedi.
Eşlerin iyi gün dostu olması önemli…
Söz konusu araştırmalara göre çiftlerin, günlük hayata dair görev listesi oluşturmak veya iş bölümü yapmak gibi konulardan bahsediyor olması da mutlu hissetmeleri için yeterli olmuyor. “En mutlu çiftler umutlarını, hayallerini ve korkularını birbirleriyle paylaşan çiftlerdir” diyen Zat, “Terapilerdeki deneyimlerimize göre mutlu çiftler birbirlerini daha iyi tanımak için zaman ayırıyor.
Yapılan araştırmalar iyi günlerde verilen desteğin, kötü günlerde verilen destekten çok daha anlamlı olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, işyerinde terfi aldıktan sonra partneri tarafından desteklendiğini hissedenler hem kendileri hem de ilişkileri ile ilgili daha olumlu davranışlar sergiliyor” diyor.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.