Tatil dönemlerinde tedavilerin hasta tarafından yarım bırakıldığını belirten uzmanlar, özellikle psikiyatrik hastalıklarda bu durumun daha çok yaşandığını belirterek "Hastaların büyük bölümü tatilde kendini daha iyi hissettiğini düşünerek tedavisine ara veriyor ya da ilaçlarını bırakıyor. Doktora danışmadan yapılan bu davranış, hastalığın ilerlemesine yol açıyor, iyileşme sürecini sekteye uğratıyor" uyarısında bulundu.
Yaklaşan Kurban Bayramı ile beraber uzun bir tatil de başlıyor. Özellikle ilaç tedavisi gören hastalar bu dönemde kendilerini iyi hissettiklerini ya da iyileştiklerini düşünerek doktorlarına danışmadan tedavilerine ara veriyor ya da sonlandırıyor.
Doktora danışmadan tedaviyi yarıda kesmeyin
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliği'nden Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, özellikle psikiyatrik tedavi gören hastaların doktorlarına danışmadan tedavilerine ara vermelerinin ya da sonlandırmalarının daha büyük sorunlara yol açtığını söyledi. Talu, şunları söyledi:
"Birçok hastalıkta yapılan ölçümlerle insanların hastalıklarını anlaması, kabul etmesi ve sonuç olarak tedaviye uyum göstermesi sağlanır. Ancak psikiyatride ölçülebilirlik eksikliği birçok psikiyatrik hastalığın toplum tarafından ve daha da önemlisi bazı psikiyatrik hastalıklarda hastalığı yaşayan birey tarafından anlaşılmasını ve kabul edilmesini zorlaştırmaktadır.
Hastalığı yaşayan bireyler bile belirtiler ortadan kalktığında hemen tedaviyi sonlandırma eğilimindedirler. Örneğin akciğer ile ilgili bir rahatsızlık yaşadığınızda belirtileriniz düzelebilir. Ancak çekilen kontrol akciğer filmi ile doktorunuz size 'Akciğeriniz hala kötü, tedaviye devam' diyebilir. Ama örneğin depresyonda belirtileri ortadan kalkan bir hasta ilacını çoğunlukla belirtiler düzeldikten hemen sonra kesme eğilimindedir.
Belirtiler eskisinden daha şiddetli ortaya çıkabilir
Psikiyatride de bu nedenle yapılan çalışmalar tıpkı diğer hastalıklarda olduğu gibi beyin fonksiyonlarını ölçerek tanıyı güçlendirmeye ve tedaviyi bu doğrultuda yapmaya yöneliktir. Günümüzde beyinde nöro-görüntüleme ile düzensizlikler tespit edilebilmekte ve bunların tedavi takibi yapılabilmektedir. Bu tür tanı ve takibe yönelik yöntemler günlük psikiyatri pratiğine çok az yansımakta, daha çok araştırmalarda kullanılmaktadır. Hastalar önerilen tedavileri hastalık belirtileri ortadan kalktığında hekime danışmadan kestiklerinde hastalık belirtileri geçmiş olsa bile çoğunlukla beyindeki bozukluk tam olarak giderilmediğinden 4-8 hafta gibi kısa sürede belirtiler hatta eskisinden daha şiddetli olarak geri dönebilmekte, bazen aynı tür ilaç tedavileri ile tedaviyi bile imkânsız hale getirebilmektedir.
Bunun yanı sıra psikiyatride birçok ilacın yavaş örneğin 3 ayda bir doz azaltılarak kesilmesi planlanır. Aniden sonlandırılan tedavilerde bazı ilaçların ciddi ilaç kesilme belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Psikiyatri hekimi bu durumu hesaba katarak tedaviyi planlar, bazen bazı ilaçların kesilme belirtilerini önlemek amacıyla başka birtakım ilaçlar kullanılır."
Aile tutumundaki yanlış hastalığın şiddetini artırabilir
Tedavi sürecine ailenin de dâhil edilmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, ailenin tutumu ile ilgili yanlışların psikiyatrik hastalıkların şiddeti ve nüksünü artırdığını belirterek "Psikiyatrik hastalıklarda beyin kimyası bozulmuştur. Böyle bir durumda çevreden gelen 'Güçlü ol, her şey senin elinde, istesen yaparsın, hayatında ne eksik' gibi konuşmalar bir şeker, tansiyon, mide ya da kalp hastasına 'İstersen şekerini kontrol edersin, kalp hastalığından kurtulursun' demek kadar anlamsız ve hastalığı yaşayan kişiye acı vericidir.
Birçok psikiyatrik hastalıkta zaten kişiler kendilerini suçlama eğilimindedir. Bu tür konuşmalar var olan belirtileri kötüleştirmekten, çekilen acıyı arttırmaktan öte bir işe yaramaz. Çevreden gelen nasihat tarzı öneriler kişinin durumunu daha da kötüleştirir. Bu nedenle danışanlarla birlikte mutlaka aile de tedaviye dâhil edilmelidir. Biliyoruz ki özellikle ailenin tutumu ile ilgili yanlışlar psikiyatrik hastalıkların şiddeti ve nüksünü arttırmaktadır. Daima biyolojik tedavilerle psikolojik tedaviler birlikte yürütülür" diye konuştu.
Psikiyatride tedavi kişiye özeldir
Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, "Psikiyatride 'Hastalık yoktur, hasta vardır' sözü belki tüm tıp dallarından daha fazla önemlidir. Biyolojik tedavilerde olduğu kadar psikolojik tedavilerde de kişiye özel tedavi planlanması gereklidir. Psikiyatride beden, ruh, beyin ve çevre bütünlüğü birlikte düşünülür. Psikiyatride tedavi kişiye özeldir. Tedavide kullanılan ilaçların kanda düzeylerini ölçerek hem kişilerin kendilerine uygun dozda ilaç kullanımı sağlanabilmekte hem de ilaç yan etkileri önlenebilmektedir" dedi.
Tedavide hastayla hekim arasında güven temelli işbirliği oluşturulması gerektiğini de belirten Talu, "Hastaya açık ve dürüst olmak, gerçekçi olmayan beklentilere sokmamak ancak ümidi korumak önemlidir. Hastanın hekimine güven duyması ilaç etkinliğini ve tedavi etkinliğini arttırır" dedi.
Yaklaşan Kurban Bayramı ile beraber uzun bir tatil de başlıyor. Özellikle ilaç tedavisi gören hastalar bu dönemde kendilerini iyi hissettiklerini ya da iyileştiklerini düşünerek doktorlarına danışmadan tedavilerine ara veriyor ya da sonlandırıyor.
Doktora danışmadan tedaviyi yarıda kesmeyin
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliği'nden Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, özellikle psikiyatrik tedavi gören hastaların doktorlarına danışmadan tedavilerine ara vermelerinin ya da sonlandırmalarının daha büyük sorunlara yol açtığını söyledi. Talu, şunları söyledi:
"Birçok hastalıkta yapılan ölçümlerle insanların hastalıklarını anlaması, kabul etmesi ve sonuç olarak tedaviye uyum göstermesi sağlanır. Ancak psikiyatride ölçülebilirlik eksikliği birçok psikiyatrik hastalığın toplum tarafından ve daha da önemlisi bazı psikiyatrik hastalıklarda hastalığı yaşayan birey tarafından anlaşılmasını ve kabul edilmesini zorlaştırmaktadır.
Hastalığı yaşayan bireyler bile belirtiler ortadan kalktığında hemen tedaviyi sonlandırma eğilimindedirler. Örneğin akciğer ile ilgili bir rahatsızlık yaşadığınızda belirtileriniz düzelebilir. Ancak çekilen kontrol akciğer filmi ile doktorunuz size 'Akciğeriniz hala kötü, tedaviye devam' diyebilir. Ama örneğin depresyonda belirtileri ortadan kalkan bir hasta ilacını çoğunlukla belirtiler düzeldikten hemen sonra kesme eğilimindedir.
Belirtiler eskisinden daha şiddetli ortaya çıkabilir
Psikiyatride de bu nedenle yapılan çalışmalar tıpkı diğer hastalıklarda olduğu gibi beyin fonksiyonlarını ölçerek tanıyı güçlendirmeye ve tedaviyi bu doğrultuda yapmaya yöneliktir. Günümüzde beyinde nöro-görüntüleme ile düzensizlikler tespit edilebilmekte ve bunların tedavi takibi yapılabilmektedir. Bu tür tanı ve takibe yönelik yöntemler günlük psikiyatri pratiğine çok az yansımakta, daha çok araştırmalarda kullanılmaktadır. Hastalar önerilen tedavileri hastalık belirtileri ortadan kalktığında hekime danışmadan kestiklerinde hastalık belirtileri geçmiş olsa bile çoğunlukla beyindeki bozukluk tam olarak giderilmediğinden 4-8 hafta gibi kısa sürede belirtiler hatta eskisinden daha şiddetli olarak geri dönebilmekte, bazen aynı tür ilaç tedavileri ile tedaviyi bile imkânsız hale getirebilmektedir.
Bunun yanı sıra psikiyatride birçok ilacın yavaş örneğin 3 ayda bir doz azaltılarak kesilmesi planlanır. Aniden sonlandırılan tedavilerde bazı ilaçların ciddi ilaç kesilme belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Psikiyatri hekimi bu durumu hesaba katarak tedaviyi planlar, bazen bazı ilaçların kesilme belirtilerini önlemek amacıyla başka birtakım ilaçlar kullanılır."
Aile tutumundaki yanlış hastalığın şiddetini artırabilir
Tedavi sürecine ailenin de dâhil edilmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, ailenin tutumu ile ilgili yanlışların psikiyatrik hastalıkların şiddeti ve nüksünü artırdığını belirterek "Psikiyatrik hastalıklarda beyin kimyası bozulmuştur. Böyle bir durumda çevreden gelen 'Güçlü ol, her şey senin elinde, istesen yaparsın, hayatında ne eksik' gibi konuşmalar bir şeker, tansiyon, mide ya da kalp hastasına 'İstersen şekerini kontrol edersin, kalp hastalığından kurtulursun' demek kadar anlamsız ve hastalığı yaşayan kişiye acı vericidir.
Birçok psikiyatrik hastalıkta zaten kişiler kendilerini suçlama eğilimindedir. Bu tür konuşmalar var olan belirtileri kötüleştirmekten, çekilen acıyı arttırmaktan öte bir işe yaramaz. Çevreden gelen nasihat tarzı öneriler kişinin durumunu daha da kötüleştirir. Bu nedenle danışanlarla birlikte mutlaka aile de tedaviye dâhil edilmelidir. Biliyoruz ki özellikle ailenin tutumu ile ilgili yanlışlar psikiyatrik hastalıkların şiddeti ve nüksünü arttırmaktadır. Daima biyolojik tedavilerle psikolojik tedaviler birlikte yürütülür" diye konuştu.
Psikiyatride tedavi kişiye özeldir
Yrd. Doç. Dr. Birim Sungu Talu, "Psikiyatride 'Hastalık yoktur, hasta vardır' sözü belki tüm tıp dallarından daha fazla önemlidir. Biyolojik tedavilerde olduğu kadar psikolojik tedavilerde de kişiye özel tedavi planlanması gereklidir. Psikiyatride beden, ruh, beyin ve çevre bütünlüğü birlikte düşünülür. Psikiyatride tedavi kişiye özeldir. Tedavide kullanılan ilaçların kanda düzeylerini ölçerek hem kişilerin kendilerine uygun dozda ilaç kullanımı sağlanabilmekte hem de ilaç yan etkileri önlenebilmektedir" dedi.
Tedavide hastayla hekim arasında güven temelli işbirliği oluşturulması gerektiğini de belirten Talu, "Hastaya açık ve dürüst olmak, gerçekçi olmayan beklentilere sokmamak ancak ümidi korumak önemlidir. Hastanın hekimine güven duyması ilaç etkinliğini ve tedavi etkinliğini arttırır" dedi.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.