Evrimsel gelişimin düşünsel ve zihinsel gelişimi de tetiklediğini belirten uzmanlar, kaygıların hayal ürünü olmadığını belirterek kuşaklara genlerle aktarıldığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, "Kaygılarımız bize atalarımızdan mirastır. Kaygılarımız ile olan bu birlikteliğimiz bize daha korunaklı bir hayat sunar" dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi'nden Uzman Psikolog Duygu Kılıç, kaygı duygusunun atalarımızdan miras kaldığını belirterek "Aslında kaygılarımız bize daha korunaklı bir hayat sunuyor" dedi.
Kılıç, evrimsel gelişimin, düşünsel ve zihinsel gelişimi de tetiklediğini belirterek şunları söyledi: "İnsan zihni araştırılırken 50 bin yıldır süre gelen değişim ve insanların sürekli çoğalarak oluşturduğu büyük gen havuzu göz önünde bulundurulmadan hareket edilmesi insan zihninin ve psikolojisinin hafife alınması anlamına gelecektir.
Bu nedenle karşılaştığımız olaylarla ilgili düşüncelerimizi her defasında yeniden yarattığımızı söyleyemeyiz. Büyük büyük dedelerimizin, büyük büyük ninelerimizin yani atalarımızın bize bırakmış olduğu mirası biz günümüzde yaşatmaktayız. Belki de bu reddetmeye çalıştığımız mirasın içinde bizi defineye götürebilecek bir yol haritası vardır, kim bilir! Bu mirasla birlikte yaşıyoruz ve hep birlikte bu mirasla yaşamak zorundayız.
Kaygılarımız hayal ürünü değil
İşte tam olarak bu nedenle endişelerimiz yani kaygılarımız hayal dünyamızda yarattığımız yeni oluşumlar değildir, bunu kabullenmemiz gerekmektedir. Ve aslında kaygılarımız ile olan bu birlikteliğimizin bize daha korunaklı bir hayat sunduğunu unutmamalıyız. İnsanlık tarih boyunca türlü sıkıntılarla karşılaşmış. Başlangıçta hayatta kalabilmek için doğada yalnız başına yaşamak zorunda kalmış, ardından yerleşik hayata geçilse de sorunların ardı arkası kesilmemiş. Zamanı geldiğinde yüzyıllarca süren hastalıklar görmüş, zamanı geldiğinde ne uğruna savaştığını bilmeden yıllarca kanlı savaşlarda bulunmuş. Şimdi ise modern hayatın türlü sorunları karşımıza çıkıyor.
Hayata adapte olabilmek için…
Kaygılarımıza "dünyanın ortak mirası" demek yanlış olmayacaktır. Aslında yaşama gözlerini yummuş olan atalarımız, şu anda yaşayan bizler ve gelecekte yaşayacak çocuklarımız hep birlikte yaşama karşı verdiğimiz savaşta aynı cephede bulunmaktayız. Şu anda da toplumsal olarak veya bireysel olarak bazı sıkıntılarla karşılaştığımızda bizi kontrol altına alan kaygılarımız aslında bizi koruyabilecek yegâne araçlardan biridir. Önemli olan bu aracı nasıl kullanacağımızı bilmektir. Bitmemiş ve bitmeyecek olan sorunlarımız olduğunun kabulü ile yaşayabilmek için yani hayata adapte olabilmek için kaygılarımız bize yardımcı olacaktır."
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi'nden Uzman Psikolog Duygu Kılıç, kaygı duygusunun atalarımızdan miras kaldığını belirterek "Aslında kaygılarımız bize daha korunaklı bir hayat sunuyor" dedi.
Kılıç, evrimsel gelişimin, düşünsel ve zihinsel gelişimi de tetiklediğini belirterek şunları söyledi: "İnsan zihni araştırılırken 50 bin yıldır süre gelen değişim ve insanların sürekli çoğalarak oluşturduğu büyük gen havuzu göz önünde bulundurulmadan hareket edilmesi insan zihninin ve psikolojisinin hafife alınması anlamına gelecektir.
Bu nedenle karşılaştığımız olaylarla ilgili düşüncelerimizi her defasında yeniden yarattığımızı söyleyemeyiz. Büyük büyük dedelerimizin, büyük büyük ninelerimizin yani atalarımızın bize bırakmış olduğu mirası biz günümüzde yaşatmaktayız. Belki de bu reddetmeye çalıştığımız mirasın içinde bizi defineye götürebilecek bir yol haritası vardır, kim bilir! Bu mirasla birlikte yaşıyoruz ve hep birlikte bu mirasla yaşamak zorundayız.
Kaygılarımız hayal ürünü değil
İşte tam olarak bu nedenle endişelerimiz yani kaygılarımız hayal dünyamızda yarattığımız yeni oluşumlar değildir, bunu kabullenmemiz gerekmektedir. Ve aslında kaygılarımız ile olan bu birlikteliğimizin bize daha korunaklı bir hayat sunduğunu unutmamalıyız. İnsanlık tarih boyunca türlü sıkıntılarla karşılaşmış. Başlangıçta hayatta kalabilmek için doğada yalnız başına yaşamak zorunda kalmış, ardından yerleşik hayata geçilse de sorunların ardı arkası kesilmemiş. Zamanı geldiğinde yüzyıllarca süren hastalıklar görmüş, zamanı geldiğinde ne uğruna savaştığını bilmeden yıllarca kanlı savaşlarda bulunmuş. Şimdi ise modern hayatın türlü sorunları karşımıza çıkıyor.
Hayata adapte olabilmek için…
Kaygılarımıza "dünyanın ortak mirası" demek yanlış olmayacaktır. Aslında yaşama gözlerini yummuş olan atalarımız, şu anda yaşayan bizler ve gelecekte yaşayacak çocuklarımız hep birlikte yaşama karşı verdiğimiz savaşta aynı cephede bulunmaktayız. Şu anda da toplumsal olarak veya bireysel olarak bazı sıkıntılarla karşılaştığımızda bizi kontrol altına alan kaygılarımız aslında bizi koruyabilecek yegâne araçlardan biridir. Önemli olan bu aracı nasıl kullanacağımızı bilmektir. Bitmemiş ve bitmeyecek olan sorunlarımız olduğunun kabulü ile yaşayabilmek için yani hayata adapte olabilmek için kaygılarımız bize yardımcı olacaktır."
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.