Hipertansiyon dünyanın en yaygın hastalıklarından biri olsa da hastalığın büyük bir çoğunluğun öncül sebebi hala bilinmiyor.
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre her üç kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Hipertansiyon kontrol altına alınmadığı takdirde çok ağır sağlık problemlerine yol açabilir. Bu hastalıklardan en önemlileri kalp krizi, inme, damar yırtılmaları, kalp yetersizliği, böbrek hasarı, görme kaybı, hafıza ve anlama zorlukları” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 1.5 milyar insan hipertansiyon hastası. Türkiye’de ise yaklaşık 20 milyon hipertansiyon hastası bulunuyor. Çoğu zaman bilinmese de altta yatan böbrek hastalıkları, tiroid rahatsızlıkları, kullanılan bazı ağrı kesici, soğuk algınlığı ve doğum kontrol hapları ve uyku apnesinin hipertansiyona neden olabildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, hipertansiyonun risk faktörlerini şöyle sıraladı:
Yaş: Tansiyonun sıklığının yaşla birlikte özellikle erkeklerde 45 yaşından sonra, kadınlarda ise menopoz sonrası dönemde arttığı biliniyor.
Aile hikayesi: Birinci derece yakınlarında hipertansiyon öyküsü olanların hipertansiyon eğilimi normal popülasyondan belirgin bir şekilde fazla.
Obezite: Kilo arttıkça vücudun oksijen ihtiyacının artması sebebiyle vücuttaki kan volümü artar. Bunun sonucunda da damar duvarındaki basınç artar. Obez hastalarda her 5 kg kayıp tansiyonda 10 mmHg civarında bir düşme sağlar.
Sigara: Sigara içildiği anda içindeki nikotin yüzünden tansiyonda ani yükselme gerçekleşir. Kronik etkisi damar duvarını zedeleyerek, damar sertliği ve damar daralmasını hızlandırarak tansiyon yükselmesine sebep olur.
Tuz alımı: Günlük tuz alımının fazla olması vücuttaki sıvı yükünü arttırarak tansiyonun yükselmesini sağlıyor. Tuz ile ilgili yapılan çalışmalarda diyetteki tuzun 6 gramın üstüne çıkması tansiyonun yaklaşık ortalama 10 mmhg yükselmesine sebep olduğu gösterilmiş.
Potasyum alımının az olması: Potasyum, tuzun hücre içine girmesine sebep olan bir mineral. Yetersiz alımı vücuttaki sodyum miktarının artmasına sebep olabildiğinden diyetle alınması önemli.
D vitamin eksikliği: Yapılan yayınlarda düşük D vitamini seviyelerinin hipertansiyon ile ilişkilendirildiği görülüyor.
Kötü yemek alışkanlıkları: Günümüzde hipertansiyonun görülme sıklığında yaşanan artışın en önemli sorunlarından biridir. Aşırı yağlı ve karbonhidrattan zengin beslenme tansiyonu 5 ila 10 mmhg civarında yükseltiyor.
Stres: Stres ani tansiyon yükselmeleri ve başa çıkmak için kullanılan sigara, kötü beslenme alışkanlıkları sebebiyle büyük bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
Kronik hastalıklar: Kronik hastalıklar özellikle diyabet, böbrek hastalıkları, KOAH gibi hastalıklar hipertansiyon görülme sıklığını arttırıyor.
Tuzlu işlenmiş gıdalar hipertansiyon sebebi
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, hipertansiyonda yaş ve ailesel yatkınlık gibi önlenemeyecek risk faktörlerinin olduğunu belirterek, “Ancak hipertansiyonu kolaylaştıran faktörlerden kaçınmak ve yeterli tansiyon kontrolünü sağlamak için yapılabilecek birçok şey var” açıklamasında bulundu.
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre her üç kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Hipertansiyon kontrol altına alınmadığı takdirde çok ağır sağlık problemlerine yol açabilir. Bu hastalıklardan en önemlileri kalp krizi, inme, damar yırtılmaları, kalp yetersizliği, böbrek hasarı, görme kaybı, hafıza ve anlama zorlukları” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre dünyada 1.5 milyar insan hipertansiyon hastası. Türkiye’de ise yaklaşık 20 milyon hipertansiyon hastası bulunuyor. Çoğu zaman bilinmese de altta yatan böbrek hastalıkları, tiroid rahatsızlıkları, kullanılan bazı ağrı kesici, soğuk algınlığı ve doğum kontrol hapları ve uyku apnesinin hipertansiyona neden olabildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, hipertansiyonun risk faktörlerini şöyle sıraladı:
Yaş: Tansiyonun sıklığının yaşla birlikte özellikle erkeklerde 45 yaşından sonra, kadınlarda ise menopoz sonrası dönemde arttığı biliniyor.
Aile hikayesi: Birinci derece yakınlarında hipertansiyon öyküsü olanların hipertansiyon eğilimi normal popülasyondan belirgin bir şekilde fazla.
Obezite: Kilo arttıkça vücudun oksijen ihtiyacının artması sebebiyle vücuttaki kan volümü artar. Bunun sonucunda da damar duvarındaki basınç artar. Obez hastalarda her 5 kg kayıp tansiyonda 10 mmHg civarında bir düşme sağlar.
Sigara: Sigara içildiği anda içindeki nikotin yüzünden tansiyonda ani yükselme gerçekleşir. Kronik etkisi damar duvarını zedeleyerek, damar sertliği ve damar daralmasını hızlandırarak tansiyon yükselmesine sebep olur.
Tuz alımı: Günlük tuz alımının fazla olması vücuttaki sıvı yükünü arttırarak tansiyonun yükselmesini sağlıyor. Tuz ile ilgili yapılan çalışmalarda diyetteki tuzun 6 gramın üstüne çıkması tansiyonun yaklaşık ortalama 10 mmhg yükselmesine sebep olduğu gösterilmiş.
Potasyum alımının az olması: Potasyum, tuzun hücre içine girmesine sebep olan bir mineral. Yetersiz alımı vücuttaki sodyum miktarının artmasına sebep olabildiğinden diyetle alınması önemli.
D vitamin eksikliği: Yapılan yayınlarda düşük D vitamini seviyelerinin hipertansiyon ile ilişkilendirildiği görülüyor.
Kötü yemek alışkanlıkları: Günümüzde hipertansiyonun görülme sıklığında yaşanan artışın en önemli sorunlarından biridir. Aşırı yağlı ve karbonhidrattan zengin beslenme tansiyonu 5 ila 10 mmhg civarında yükseltiyor.
Stres: Stres ani tansiyon yükselmeleri ve başa çıkmak için kullanılan sigara, kötü beslenme alışkanlıkları sebebiyle büyük bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
Kronik hastalıklar: Kronik hastalıklar özellikle diyabet, böbrek hastalıkları, KOAH gibi hastalıklar hipertansiyon görülme sıklığını arttırıyor.
Tuzlu işlenmiş gıdalar hipertansiyon sebebi
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, hipertansiyonda yaş ve ailesel yatkınlık gibi önlenemeyecek risk faktörlerinin olduğunu belirterek, “Ancak hipertansiyonu kolaylaştıran faktörlerden kaçınmak ve yeterli tansiyon kontrolünü sağlamak için yapılabilecek birçok şey var” açıklamasında bulundu.
- Tansiyon kontrolünde en önemli faktörlerden biri fazla kilolardan kurtulmaktır. Vücut kütle indeksinin 27 ve üzerinde olması hipertansiyon kontrolünü zorlaştırdığı gösterilmiştir. Her türlü hazır gıda, hamur işi ve tatlı tüketimini önemli ölçüde azaltmak gerekir.
- Fiziksel aktivite her gün yapılan düzenli fiziksel aktivitenin damar duvarı direncini düşürdüğü ve tansiyon kontrolünde önemli bir rol oynadığı biliniyor.
- Günlük tüketilen tuz miktarı 6 gramı geçmemeli. Tuzun mutlaka sofradan kaldırılması ve tuzlu işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca kaçınmak gerekiyor. Tuzlu peynirlerin tüketimine de dikkat edilmeli. Mümkün olduğunca ekmek tüketmemek, tüketilirse de tuzsuz ekmek tüketilmesi uygun olur.
- Potasyumdan zengin besinler tüketilmeli. Vücuttaki sodyumun tansiyon üzerine olan olumsuz etkisini bir miktar azaltmak için günlük potasyum alımı arttırılabilir. Potasyum içeriği zengin olan besinler: muz, kayısı, patates, fasulye, ıspanak, yoğurt, mercimek, mantar, portakal, greyfurt, somon, domates, havuç vb…
- Sigara bırakılmalı.
- Kronik hastalığı olanlar kontrolü ihmal etmemeli.
- D vitamini seviyesi kontrol edilmeli.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.