Estetik uygulamaları neredeyse günlük hayatın bir parçası haline geldi. Öyle ki, ISAPS verilerine göre sadece 2017 yılında Türkiye’de 300 bine yakın estetik ameliyat yapıldığı görülüyor. Üstelik bu rakam sadece ameliyatları kapsıyor. Peki, olağan estetik cerrahi ve estetik bağımlılığı birbirinden nasıl ayrılıyor?
DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetikle ilgili merak edilenleri cevaplıyor.
ISAPS (Uluslararası Plastik Cerrahi Derneği) verilerine göre Türkiye’de 2017 yılında 300 bine yakın estetik ameliyat yapıldığı göze çarpıyor. Yani her yıl yüz binlerce insan güzelleşmek adına bıçak altına yatıyor. Ancak bu rakam sadece ameliyatları kapsıyor. Ameliyatsız uygulamalar da dahil edildiğinde ortaya çok ciddi bir tablo çıkıyor. Elbette ki ameliyatlı ameliyatsız tüm bu estetik müdahaleleri yaptıranların estetik bağımlısı olduğunu söylemek doğru değil. Bir kişinin gerçekçi beklentilerle ve bilinçli olarak birden fazla estetik müdahale geçirmesi estetik bağımlısı olduğu anlamına gelmiyor. Ancak bu ameliyatları bilinçli olarak yapanlar ve estetik bağımlısı olanlar arasında ince bir çizgi bulunuyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlığıyla ilgili merak edilenleri cevaplıyor.
Estetik bağımlılığı nedir?
Estetik bağımlılığının kökeninde Beden Algı (Dismorfik) Bozukluğu adı verilen psikolojik sorun yatıyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlılığını anlamak için önce bu psikolojik rahatsızlığı anlamak gerektiğini söylüyor. Beden algı bozukluğu olan bireyler, vücutlarındaki ufak bir fiziki soruna takılıp bununla meşgul oluyor. Bazen gerçekten ufak bir bozukluk olsa da, bazı durumlarda bu bozukluğu ne bireyin sosyal çevresi ne de doktorlar göremiyor. Çünkü beden algı bozukluğu olan bireyin kusur olarak algıladığı şey aslında normal insan anatomisinin herkeste olan detayları oluyor. Beden algı bozukluğu olan bireylerin estetik cerrahi girişimlerden ve ameliyatsız uygulamalardan “tatmin” olması da bu nedenle çok zor oluyor.
Beden algı bozukluğu olan bireyler ameliyat sonrası tatminsizliklerini ve hayal kırıklıklarını da çoğu zaman plastik cerrahlarına yansıtıyor ve sadece kendi hayatlarını değil, doktorlarının hayatını da kabusa çevirebiliyor. Hasta ameliyat sonucunun başarılı olduğunu ve vücudunun daha iyi yönde değiştiğini görse ve çevresinden de bu konuda pozitif destek alsa bile sonunda tatmin olmuyor.
Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlılığını şöyle özetliyor;
“Beden algı bozukluğu olan hasta ameliyattan sonra doktorunun karşısına geçip ameliyat sonucundan “mutlu olmadığını” ifade eder. Talep bir ameliyat daha yapılıp durumun düzeltilmesidir. Israrcı olunur. Bazen doktor hastanın ısrarına yenik düşer ve “düzeltici” ameliyatı yapar, ancak elbette arzu edilen düzelme asla elde edilemez. Hasta bu noktada bir başka doktora gider ve talebini tekrarlar. Çoğu zaman gittiği doktorların önemli bir bölümü hastanın isteğini geri çevirecektir. Bu sebeple hasta doktorlar arasında gezmeye başlar ve o kadar kararlıdır ki sonunda istediği ameliyatı veya ameliyatsız uygulamayı yaptırır. İşte estetik bağımlılığının kısa bir özeti...”
Çoğu zaman beden algı bozukluğu olan bireyler bu rahatsızlığa ilişkin belirleyici detayları doktordan saklıyor. Bazen de ameliyat öncesi örtülü olan beden algı bozukluğu ameliyat sonrasında şiddetleniyor ve aşikâr hale geliyor. Bu sebeple en tecrübeli hekimler bile bu tanıyı ancak ameliyattan sonra koyabiliyor.
Peki, estetik bağımlılığı ne değildir?
DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik cerrahideki temel prensiplerden birisinin bütünsellik olduğunu söylüyor. Örneğin yaşlanan bir yüzün gençleştirilmesinde ne kadar bütüncül bir tedavi planlanırsa o kadar doğal ve uyumlu bir sonuç elde ediliyor. Yüzünü gerdiren ancak boynunu ve göz çevresini tedaviye dahil etmeyen bir hastada gerilen yüz yapay biçimde genç görünürken, tedavi edilmeyen yerler olduğundan da yaşlı görünüyor. Bu durumda hastanın ikinci, üçüncü seanslarda yüzünde eksik kalan yerleri tamamlaması estetik bağımlılığı değil, bütünsellik prensibinin bir gereği olarak değerlendiriliyor.
Estetik cerrahideki bir diğer temel prensibin “idame” olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ozan Bitik;
“Zaman tüm cerrahi değişimlere üstün gelir. Estetik uygulamalar ile elde edilen sonucun korunması arzulanıyorsa tedavinin belli bir zaman sonrası tekrarlanması gerekebilir.Örneğin Botox/Dolgu gibi süreli tedavilerde uygulamanın etkisi geçtiğinde etkiyi idame ettirmek için uygulamayı tekrarlamak gereklidir. Hastanın 6 ayda bir Botox/Dolgu’nun tekrarlanması için doktora gitmesi estetik bağımlılığı değil “idame” prensibinin bir gereğidir.” diyor.
Yani estetik bağımlılığı, diğer estetik uygulamalardan Beden Algı (Dismorfik) Bozukluğu adı verilen psikolojik sorunla ayrılıyor. Dolayısıyla estetik yaptırmak isteyen kişinin estetiği neden yaptırmak istediğini iyi düşünmesi, doktoruna mutlaka danışması gerekiyor.
DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetikle ilgili merak edilenleri cevaplıyor.
ISAPS (Uluslararası Plastik Cerrahi Derneği) verilerine göre Türkiye’de 2017 yılında 300 bine yakın estetik ameliyat yapıldığı göze çarpıyor. Yani her yıl yüz binlerce insan güzelleşmek adına bıçak altına yatıyor. Ancak bu rakam sadece ameliyatları kapsıyor. Ameliyatsız uygulamalar da dahil edildiğinde ortaya çok ciddi bir tablo çıkıyor. Elbette ki ameliyatlı ameliyatsız tüm bu estetik müdahaleleri yaptıranların estetik bağımlısı olduğunu söylemek doğru değil. Bir kişinin gerçekçi beklentilerle ve bilinçli olarak birden fazla estetik müdahale geçirmesi estetik bağımlısı olduğu anlamına gelmiyor. Ancak bu ameliyatları bilinçli olarak yapanlar ve estetik bağımlısı olanlar arasında ince bir çizgi bulunuyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlığıyla ilgili merak edilenleri cevaplıyor.
Estetik bağımlılığı nedir?
Estetik bağımlılığının kökeninde Beden Algı (Dismorfik) Bozukluğu adı verilen psikolojik sorun yatıyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlılığını anlamak için önce bu psikolojik rahatsızlığı anlamak gerektiğini söylüyor. Beden algı bozukluğu olan bireyler, vücutlarındaki ufak bir fiziki soruna takılıp bununla meşgul oluyor. Bazen gerçekten ufak bir bozukluk olsa da, bazı durumlarda bu bozukluğu ne bireyin sosyal çevresi ne de doktorlar göremiyor. Çünkü beden algı bozukluğu olan bireyin kusur olarak algıladığı şey aslında normal insan anatomisinin herkeste olan detayları oluyor. Beden algı bozukluğu olan bireylerin estetik cerrahi girişimlerden ve ameliyatsız uygulamalardan “tatmin” olması da bu nedenle çok zor oluyor.
Beden algı bozukluğu olan bireyler ameliyat sonrası tatminsizliklerini ve hayal kırıklıklarını da çoğu zaman plastik cerrahlarına yansıtıyor ve sadece kendi hayatlarını değil, doktorlarının hayatını da kabusa çevirebiliyor. Hasta ameliyat sonucunun başarılı olduğunu ve vücudunun daha iyi yönde değiştiğini görse ve çevresinden de bu konuda pozitif destek alsa bile sonunda tatmin olmuyor.
Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik bağımlılığını şöyle özetliyor;
“Beden algı bozukluğu olan hasta ameliyattan sonra doktorunun karşısına geçip ameliyat sonucundan “mutlu olmadığını” ifade eder. Talep bir ameliyat daha yapılıp durumun düzeltilmesidir. Israrcı olunur. Bazen doktor hastanın ısrarına yenik düşer ve “düzeltici” ameliyatı yapar, ancak elbette arzu edilen düzelme asla elde edilemez. Hasta bu noktada bir başka doktora gider ve talebini tekrarlar. Çoğu zaman gittiği doktorların önemli bir bölümü hastanın isteğini geri çevirecektir. Bu sebeple hasta doktorlar arasında gezmeye başlar ve o kadar kararlıdır ki sonunda istediği ameliyatı veya ameliyatsız uygulamayı yaptırır. İşte estetik bağımlılığının kısa bir özeti...”
Çoğu zaman beden algı bozukluğu olan bireyler bu rahatsızlığa ilişkin belirleyici detayları doktordan saklıyor. Bazen de ameliyat öncesi örtülü olan beden algı bozukluğu ameliyat sonrasında şiddetleniyor ve aşikâr hale geliyor. Bu sebeple en tecrübeli hekimler bile bu tanıyı ancak ameliyattan sonra koyabiliyor.
Peki, estetik bağımlılığı ne değildir?
DoktorTakvimi.com uzmanlarından Doç. Dr. Ozan Bitik, estetik cerrahideki temel prensiplerden birisinin bütünsellik olduğunu söylüyor. Örneğin yaşlanan bir yüzün gençleştirilmesinde ne kadar bütüncül bir tedavi planlanırsa o kadar doğal ve uyumlu bir sonuç elde ediliyor. Yüzünü gerdiren ancak boynunu ve göz çevresini tedaviye dahil etmeyen bir hastada gerilen yüz yapay biçimde genç görünürken, tedavi edilmeyen yerler olduğundan da yaşlı görünüyor. Bu durumda hastanın ikinci, üçüncü seanslarda yüzünde eksik kalan yerleri tamamlaması estetik bağımlılığı değil, bütünsellik prensibinin bir gereği olarak değerlendiriliyor.
Estetik cerrahideki bir diğer temel prensibin “idame” olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ozan Bitik;
“Zaman tüm cerrahi değişimlere üstün gelir. Estetik uygulamalar ile elde edilen sonucun korunması arzulanıyorsa tedavinin belli bir zaman sonrası tekrarlanması gerekebilir.Örneğin Botox/Dolgu gibi süreli tedavilerde uygulamanın etkisi geçtiğinde etkiyi idame ettirmek için uygulamayı tekrarlamak gereklidir. Hastanın 6 ayda bir Botox/Dolgu’nun tekrarlanması için doktora gitmesi estetik bağımlılığı değil “idame” prensibinin bir gereğidir.” diyor.
Yani estetik bağımlılığı, diğer estetik uygulamalardan Beden Algı (Dismorfik) Bozukluğu adı verilen psikolojik sorunla ayrılıyor. Dolayısıyla estetik yaptırmak isteyen kişinin estetiği neden yaptırmak istediğini iyi düşünmesi, doktoruna mutlaka danışması gerekiyor.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.