Her 100 kişiden 2-3ünde takıntıların hastalık boyutunda olduğunu belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Psikiyatri Uzmanı Dr. Aysun Genç Dişligil ; hastaları, geç kalmadan uzman desteği almaları konusunda uyarıyor.
Biz istemeden aklımıza tekrar tekrar gelen, sıkıntı veren ve aklımızdan çıkartmakta zorlandığımız düşüncelere saplantı, takıntı (obsesyon) denir.
Mikrop veya pis bir şey ( idrar dışkı sperm gibi) bulaşması takıntısı
Kişinin kendine veya başkasına zarar vermekten korkması
Bir şeyi yapıp yapmadığıyla ilgili emin olamama (kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden, ütüyü prizden çekip çekmediğinden emin olamama)
Cinsellikle ilgili saplantılar ( kişinin çocuklarıyla, ebeveynleriyle cinsel ilişkiye girdiği düşünceleri ve imgeleri, eşcinsel olmakla ilgili korkuları içeren düşünceler)
Eşyaların ve nesnelerin belli bir düzen ve konumda olması saplantısı
Günah sayılan düşüncelerin akla gelmesi
Kanser, AIDS, kuduz gibi hayatı tehdit eden bir hastalığa yakalanma saplantısı
Zorlantı; ise çoğu kez takıntılı düşünceleri kovmak için yaptığımız irademiz dışı yinelen hareketlerdir.
Yineleyen tarzda el yıkama, banyo yapma, sürekli evi, eşyaları temizleme, saatlerce bulaşık ve çamaşır yıkama.
Güvenliği sağlamakla ilişkili olarak (ütünün prizde unutulup unutulmadığını) defalarca kontrol etmek
Bir denge ve simetri sağlamak üzere eşyaları belli bir düzen içinde tutmaya çalışmak
Bir takım davranışların belli bir tarzda ve sayıda yinelenmesi
otomobil plakalarını, evlerin numaralarını vb. saymak
Kişinin kendini belli nesnelere dokunmak zorunda hissetmesi
Birçok şeyi gereksinim duymadığı halde satın alma, sahip olunan hiçbir şeyi atamama.
Temiz olduğunu bildiği herhangi bir şeye dokunduğunda elinin kirlendiğini düşünerek (takıntı) kişinin birçok kez el yıkama zorunluluğunu hissetmesi birçok kez elini yıkaması zorlantı örneğidir.
Bir diğer örnek ; Abdest alırken gelen Tanrı'ya küfür düşünceleri (takıntı) yüzünden kişinin abdestini bir çok kez yeni baştan almak zorunda kalması olabilir.
Kişi takıntıların aklına gelmemesi ya da zorlantılı hareketleri yapmamak için kendini zorlar. Fakat zorladıkça istenmeyen düşünceler gene gelir. İstenmeyen hareketler tekrar tekrar yapılır.
Saplantı- zorlantı hastalığı (OKB) genellikle genç yaşta başlar. Büyük çoğunlukla ortalama başlama yaşı 18-25 yaşları arasındadır. Erken dönem çocukluk yaşlarında bile görülebilir. Zaman zaman orta yaşlarda, hatta yaşlılıkta başladığı görülmektedir.
Hastalığı'n her 100 kişiden 2-3'ünde görüldüğü saptanmıştır. Erişkinlerde cinsiyet farkı hemen hemen görülmezken; ergenler arasında erkek hastalar biraz daha fazladır.
Hastaların çoğunda belirtiler hafif olduğundan doktora gitmezler ve rahatsız oldukları belli olmaz. Bir kısmı hastalıklarını gizlerler, kimseye belli etmek istemezler. Fakat kendi evleri içinde açıkça bellidir. Bazıları da yıllarca süren hastalığı benimsemişlerdir.
Saplantı- zorlantı bozukluğu gösteren hastalarda, majör depresyon sık görülmektedir. Çoğunlukla saplantı ve zorlantılar bir arada bulunmakla birlikte, bazı kişilerde sadece saplantı bazılarında sadece zorlantılar görülebilir. Hastalık insanların kendilerine sıkıntı vermesinin yanında çalışma, sosyal ve aile hayatlarında da ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olabilmektedir.
Nedenleri Nelerdir ?
Beyin işlevlerinde bozulma; Beynimizin çalışmasında yer alan sinir hücrelerinin arasındaki iletişimi sağlayan kimyasallardan serotonin maddesinin işlevinde bozukluktan dolayı olabileceği gösterilmiştir.
Kalıtım Faktörü ; 1. Derece akrabalarında yüzde 20-25 sıklığında görülmesi, ailesel yatkınlığın olabileceğini düşündürmektedir.
Hazırlayıcı etkenler;
Hastaların yaklaşık yarısında belirtiler; bir yakının ölümü, gebelik gibi stresli bir olaydan sonra birden başlayabilmektedir. Ayrıca çocukluk çağı travmalarına maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stresle ardından OKB ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin hastalık gelişiminde rol oynadığını göstermektedir.
Tedavi; Günümüzde OKB'li hastaların çoğu ilaç ve davranış tedavilerinden yararlanmaktadır. Özellikle serotonin sistemi üzerine etkili ilaçlar tedavide faydalı olmaktadır.
Biz istemeden aklımıza tekrar tekrar gelen, sıkıntı veren ve aklımızdan çıkartmakta zorlandığımız düşüncelere saplantı, takıntı (obsesyon) denir.
Mikrop veya pis bir şey ( idrar dışkı sperm gibi) bulaşması takıntısı
Kişinin kendine veya başkasına zarar vermekten korkması
Bir şeyi yapıp yapmadığıyla ilgili emin olamama (kapıyı kilitleyip kilitlemediğinden, ütüyü prizden çekip çekmediğinden emin olamama)
Cinsellikle ilgili saplantılar ( kişinin çocuklarıyla, ebeveynleriyle cinsel ilişkiye girdiği düşünceleri ve imgeleri, eşcinsel olmakla ilgili korkuları içeren düşünceler)
Eşyaların ve nesnelerin belli bir düzen ve konumda olması saplantısı
Günah sayılan düşüncelerin akla gelmesi
Kanser, AIDS, kuduz gibi hayatı tehdit eden bir hastalığa yakalanma saplantısı
Zorlantı; ise çoğu kez takıntılı düşünceleri kovmak için yaptığımız irademiz dışı yinelen hareketlerdir.
Yineleyen tarzda el yıkama, banyo yapma, sürekli evi, eşyaları temizleme, saatlerce bulaşık ve çamaşır yıkama.
Güvenliği sağlamakla ilişkili olarak (ütünün prizde unutulup unutulmadığını) defalarca kontrol etmek
Bir denge ve simetri sağlamak üzere eşyaları belli bir düzen içinde tutmaya çalışmak
Bir takım davranışların belli bir tarzda ve sayıda yinelenmesi
otomobil plakalarını, evlerin numaralarını vb. saymak
Kişinin kendini belli nesnelere dokunmak zorunda hissetmesi
Birçok şeyi gereksinim duymadığı halde satın alma, sahip olunan hiçbir şeyi atamama.
Temiz olduğunu bildiği herhangi bir şeye dokunduğunda elinin kirlendiğini düşünerek (takıntı) kişinin birçok kez el yıkama zorunluluğunu hissetmesi birçok kez elini yıkaması zorlantı örneğidir.
Bir diğer örnek ; Abdest alırken gelen Tanrı'ya küfür düşünceleri (takıntı) yüzünden kişinin abdestini bir çok kez yeni baştan almak zorunda kalması olabilir.
Kişi takıntıların aklına gelmemesi ya da zorlantılı hareketleri yapmamak için kendini zorlar. Fakat zorladıkça istenmeyen düşünceler gene gelir. İstenmeyen hareketler tekrar tekrar yapılır.
Saplantı- zorlantı hastalığı (OKB) genellikle genç yaşta başlar. Büyük çoğunlukla ortalama başlama yaşı 18-25 yaşları arasındadır. Erken dönem çocukluk yaşlarında bile görülebilir. Zaman zaman orta yaşlarda, hatta yaşlılıkta başladığı görülmektedir.
Hastalığı'n her 100 kişiden 2-3'ünde görüldüğü saptanmıştır. Erişkinlerde cinsiyet farkı hemen hemen görülmezken; ergenler arasında erkek hastalar biraz daha fazladır.
Hastaların çoğunda belirtiler hafif olduğundan doktora gitmezler ve rahatsız oldukları belli olmaz. Bir kısmı hastalıklarını gizlerler, kimseye belli etmek istemezler. Fakat kendi evleri içinde açıkça bellidir. Bazıları da yıllarca süren hastalığı benimsemişlerdir.
Saplantı- zorlantı bozukluğu gösteren hastalarda, majör depresyon sık görülmektedir. Çoğunlukla saplantı ve zorlantılar bir arada bulunmakla birlikte, bazı kişilerde sadece saplantı bazılarında sadece zorlantılar görülebilir. Hastalık insanların kendilerine sıkıntı vermesinin yanında çalışma, sosyal ve aile hayatlarında da ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olabilmektedir.
Nedenleri Nelerdir ?
Beyin işlevlerinde bozulma; Beynimizin çalışmasında yer alan sinir hücrelerinin arasındaki iletişimi sağlayan kimyasallardan serotonin maddesinin işlevinde bozukluktan dolayı olabileceği gösterilmiştir.
Kalıtım Faktörü ; 1. Derece akrabalarında yüzde 20-25 sıklığında görülmesi, ailesel yatkınlığın olabileceğini düşündürmektedir.
Hazırlayıcı etkenler;
Hastaların yaklaşık yarısında belirtiler; bir yakının ölümü, gebelik gibi stresli bir olaydan sonra birden başlayabilmektedir. Ayrıca çocukluk çağı travmalarına maruz kalanlarda ileri yaşamlarında önemli bir stresle ardından OKB ortaya çıkabilmesi erken çocukluk dönemlerinin hastalık gelişiminde rol oynadığını göstermektedir.
Tedavi; Günümüzde OKB'li hastaların çoğu ilaç ve davranış tedavilerinden yararlanmaktadır. Özellikle serotonin sistemi üzerine etkili ilaçlar tedavide faydalı olmaktadır.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.