Son yılların en çok konuşulan ve her gün tarif üzerine tarif yazılan diyet konusu detoks. Peki gerçekten herkes detoks yapmak zorunda mı? Kimlerde detoks gerçekten işe yarar ve gerçek detoks nedir? Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber merak edilen soruları yanıtlıyor.
Karaciğerimiz en büyük detoks organımız. Çünkü birçok toksin madde yağlarda çözünür durumda vücudumuzda tutuluyor ve bunları suda çözünür hale getiren karaciğerimizde düzenli olarak işleyen vücudumuzun kendinden sahip olduğu detoks sistemi. Toksinler suda çözünür hale geldikten sonra vücuttan kolayca uzaklaştırılabiliyor. Toksinleri vücudumuzdan ne kadar hızlı attığımızı belirleyen ise vücudumuzda detoks sağlayan enzimlerin ne hızda ve ne kadar etkin çalıştığı. Sitokrom P450, süperoksit dismutaz ve glutatyon sistemleri bedenimizi artık ve zararlı öğelerden temizleyen ve aslında ne hızda yaşlandığımızı ve kanser gibi DNA hasarı ile ilişkili hastalıklara yakalanma riskimizi belirleyen önemli enzim sistemleridir. Bu sistemlerin ne kadar etkin çalıştığını belirleyen ise genlerimizdir. Genlerimizin yapısı detoks durumumuzu ve yatkınlıklarımızı söyler.
Sitokrom P450 enzim sisteminde bir genotipte olanların mangalda pişen et tüketimi kansere yakalanma riskini arttırırken, diğer genotipte kahve meme kanserine karşı koruma sağlar. Bu bilgiler, uzun zamandan beri sürdürülen farklı bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmış ve desteklenmektedir. Örneğin bu enzimin genetik kodlanmasından sorumlu gen AA genotipinde ise mangalda et tüketiminin azaltılması ve antioksidan meyve-sebze tüketiminin arttırılması gerekir. Yine bilimsel çalışmalar göstermiştir ki; CC genotipinde olan kadınlarda günde 3 kupaya kadar kahve tüketimi meme kanserine yakalanma riskini düşürmektedir. Yine epoksit hidrolaz isimli vücudumuzdaki toksinlerin aktive edilmesi ile ilgili bir enzimdir. TT genotipinde olanların kansere yakalanma riski diğer kişilere göre belirgin şekilde fazladır.
HERKESİN DETOKSU KENDİNE ÖZEL!
Vücudundaki detoks sistemleri genlerine bağlı yavaş çalışan kişilerin antioksidan tüketimine çok daha fazla özen göstermesi gerekir. Günlük sebze ve meyve tüketiminin arttırılması dışında karnabahar, brokoli, lahana, soğan ve sarımsak gibi besinleri daha sık tercih etmeli, pişirme yöntemlerini ızgara ve mangaldan haşlama ve fırında pişirmeye çevirmelidirler. Eğer bu kişiler sigara veya alkol kullanıyor ise ek antioksidan takviyesi kullanmaları da gerekir.
Özetle herkes nasıl kendine has ve biricik ise detoks ihtiyacı da öyledir. Bu nedenle piyasada detoks için satılan sular veya verilen tarifler herkes için aynı etkiyi göstermeyecektir. Detoks sistemleri yavaş çalışan kişilerin uzun dönemli ve kalıcı detoks stratejileri belirlemeleri gerekir. Üç beş günlük öneriler sonuç getirmeyecek ve kronik hastalık riskini uzun dönemli azaltmayacaktır.
DETOKS ENZİMLERİM NASIL ÇALIŞIYOR?
Detoks enzimlerinizin ne kadar aktif çalıştığını öğrenmek için genetik test yaptırabilir ve sonuçlarını diyetisyeniniz ile değerlendirebilirsiniz.
BİLİNÇSİZ YAPILAN DETOKSLAR SAĞLIĞINIZI ÇALABİLİR!
Diüretik ve laksatif etkili çaylarla ve sadece sebze-meyve tüketimi ile sürdürülen detoks programları hem kısa hem de uzun dönemde sağlık sorunlarına neden olabilir.
Kısa sürede kan şekerinin aşırı düşmesine bağlı olarak yorgunluk, halsizlik, agresyon ve mutsuzluk yaratabileceği gibi uzun dönemde kalp kasının zayıflamasına ve ani ölümlere yol açabilir.
Vücudu toksinlerden temizlediğine dair herhangi bir bilimsel veri yoktur. Çoğunlukla da hızlı kilo vermek için kullanılmaktadır. Ancak çok düşük kalorili diyetler sınıfına giren detoks diyetleri vücuttan su ve kas kaybına yol açar. Yağ kaybı sağlamaz.
Birçok bilim otoritesi detoks programlarının yapılmaması gerektiğini, kişi yapmayı tercih ediyor ise 3 günden fazla sürmemesi gerektiğini açıklamaktadır.
DOĞRU DETOKS VAR MI?
• Günde 2-3 litre su tüketimi
• Eğer hipotansiyon ve mide problemleri yok ise 2-3 kupa yeşil çay tüketimi
• Günde 3-5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketimi
• Sigara kullanılıyor ise doktora sorarak C vitamini takviyesi kullanılması
• Kronik alkol tüketimi var ise doktora sorarak B vitamini takviyesi kullanımı
• Sebze olarak koyu yeşil yapraklıların ve lahanagillerin daha sık tercih edilmesi
• Meyve olarak kırmızı-bordo-turuncu meyve ve sebzelere yer verilmesi
Karaciğerimiz en büyük detoks organımız. Çünkü birçok toksin madde yağlarda çözünür durumda vücudumuzda tutuluyor ve bunları suda çözünür hale getiren karaciğerimizde düzenli olarak işleyen vücudumuzun kendinden sahip olduğu detoks sistemi. Toksinler suda çözünür hale geldikten sonra vücuttan kolayca uzaklaştırılabiliyor. Toksinleri vücudumuzdan ne kadar hızlı attığımızı belirleyen ise vücudumuzda detoks sağlayan enzimlerin ne hızda ve ne kadar etkin çalıştığı. Sitokrom P450, süperoksit dismutaz ve glutatyon sistemleri bedenimizi artık ve zararlı öğelerden temizleyen ve aslında ne hızda yaşlandığımızı ve kanser gibi DNA hasarı ile ilişkili hastalıklara yakalanma riskimizi belirleyen önemli enzim sistemleridir. Bu sistemlerin ne kadar etkin çalıştığını belirleyen ise genlerimizdir. Genlerimizin yapısı detoks durumumuzu ve yatkınlıklarımızı söyler.
Sitokrom P450 enzim sisteminde bir genotipte olanların mangalda pişen et tüketimi kansere yakalanma riskini arttırırken, diğer genotipte kahve meme kanserine karşı koruma sağlar. Bu bilgiler, uzun zamandan beri sürdürülen farklı bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmış ve desteklenmektedir. Örneğin bu enzimin genetik kodlanmasından sorumlu gen AA genotipinde ise mangalda et tüketiminin azaltılması ve antioksidan meyve-sebze tüketiminin arttırılması gerekir. Yine bilimsel çalışmalar göstermiştir ki; CC genotipinde olan kadınlarda günde 3 kupaya kadar kahve tüketimi meme kanserine yakalanma riskini düşürmektedir. Yine epoksit hidrolaz isimli vücudumuzdaki toksinlerin aktive edilmesi ile ilgili bir enzimdir. TT genotipinde olanların kansere yakalanma riski diğer kişilere göre belirgin şekilde fazladır.
HERKESİN DETOKSU KENDİNE ÖZEL!
Vücudundaki detoks sistemleri genlerine bağlı yavaş çalışan kişilerin antioksidan tüketimine çok daha fazla özen göstermesi gerekir. Günlük sebze ve meyve tüketiminin arttırılması dışında karnabahar, brokoli, lahana, soğan ve sarımsak gibi besinleri daha sık tercih etmeli, pişirme yöntemlerini ızgara ve mangaldan haşlama ve fırında pişirmeye çevirmelidirler. Eğer bu kişiler sigara veya alkol kullanıyor ise ek antioksidan takviyesi kullanmaları da gerekir.
Özetle herkes nasıl kendine has ve biricik ise detoks ihtiyacı da öyledir. Bu nedenle piyasada detoks için satılan sular veya verilen tarifler herkes için aynı etkiyi göstermeyecektir. Detoks sistemleri yavaş çalışan kişilerin uzun dönemli ve kalıcı detoks stratejileri belirlemeleri gerekir. Üç beş günlük öneriler sonuç getirmeyecek ve kronik hastalık riskini uzun dönemli azaltmayacaktır.
DETOKS ENZİMLERİM NASIL ÇALIŞIYOR?
Detoks enzimlerinizin ne kadar aktif çalıştığını öğrenmek için genetik test yaptırabilir ve sonuçlarını diyetisyeniniz ile değerlendirebilirsiniz.
BİLİNÇSİZ YAPILAN DETOKSLAR SAĞLIĞINIZI ÇALABİLİR!
Diüretik ve laksatif etkili çaylarla ve sadece sebze-meyve tüketimi ile sürdürülen detoks programları hem kısa hem de uzun dönemde sağlık sorunlarına neden olabilir.
Kısa sürede kan şekerinin aşırı düşmesine bağlı olarak yorgunluk, halsizlik, agresyon ve mutsuzluk yaratabileceği gibi uzun dönemde kalp kasının zayıflamasına ve ani ölümlere yol açabilir.
Vücudu toksinlerden temizlediğine dair herhangi bir bilimsel veri yoktur. Çoğunlukla da hızlı kilo vermek için kullanılmaktadır. Ancak çok düşük kalorili diyetler sınıfına giren detoks diyetleri vücuttan su ve kas kaybına yol açar. Yağ kaybı sağlamaz.
Birçok bilim otoritesi detoks programlarının yapılmaması gerektiğini, kişi yapmayı tercih ediyor ise 3 günden fazla sürmemesi gerektiğini açıklamaktadır.
DOĞRU DETOKS VAR MI?
• Günde 2-3 litre su tüketimi
• Eğer hipotansiyon ve mide problemleri yok ise 2-3 kupa yeşil çay tüketimi
• Günde 3-5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketimi
• Sigara kullanılıyor ise doktora sorarak C vitamini takviyesi kullanılması
• Kronik alkol tüketimi var ise doktora sorarak B vitamini takviyesi kullanımı
• Sebze olarak koyu yeşil yapraklıların ve lahanagillerin daha sık tercih edilmesi
• Meyve olarak kırmızı-bordo-turuncu meyve ve sebzelere yer verilmesi
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.