1- Makarna kilo aldırır
Karbonhidratlardan uzak durma çılgınlığı büyüdükçe, birçokları makarnanın da beyaz ekmekle birlikte mutfaklardan çıkacağı korkusuyla karşı karşıya. Şimdilerde ise makarnanın besinsel şöhretini rehabilite etmeye dair bir eğilim var. Makarna markası Barilla, makarnanın özgün ve dirençli yapısının aynı miktardaki unla yapılan ekmeklere kıyasala daha yavaş bir şekilde sindirildiğini iddia ediyor. Peki, bu doğru mu? "Al dente" yediğiniz sürece, karabuğdayla ya da esmer pirinçle kıyaslanabilecek derecede glisemik endeksi olduğu doğru; dolayısıyla daha uzun süre tok kalmanızı sağlayacak istikrarlı bir enerji salınımı argümanı gayet makul.
2- Yeni şeker kaynağı: Hurma
Son zamanlarda market raflarında hurma ile tatlandırılmış gıdalardan bolca bulunuyor. Peki, bu yapış yapış meyve, bildiğimiz şekerden daha mı iyi? Söz konusu pişirmek ise, yanıt evet. Kurutulmuş hurmada, totalde %68 oranında şeker bulunuyorken, bu oran gerçek şekerde %100. Hurma, aynı zamanda da mükemmel bir çözünebilir lif kaynağıdır ve glisemik endeksi nispeten daha düşüktür. Şekerin aksine, hurmanın yapısında bolca yararlı mikrobesin bulunur – demir, potasyum, B vitamini ve daha fazlası. Kurutulmuş hurmada bulunan şeker miktarı, en tatlı meyvedekinden bile fazladır; ama hurmayı meyve yerine değil, pasta gibi tatlılar yerine yemeyi tercih ediyorsanız, şeker tüketiminizi düşürmek için doğru yoldasınız demektir.
3- En yararlı sebze, karalâhanadır
Brassica familyasının günümüzdeki kralı olan karalahana, kanser gibi temel dejeneratif hastalıkların riskini azaltan antioksidanlarla, anti-inflamatuar ve arındırıcı mikrobesinlerle dolu bir portföy sunuyor. Peki, karalahana besinsel açıdan lahanadan ya da brokoliden daha mı zengin, yoksa yalnızca popülerliğinin ekmeğini mi yiyor? Karalahananın öne çıkan özelliği, etkileyici K vitamini içeriği – ki bu vitamin, kemik sağlığını desteklediğinden kemik hasarlarından kaçınmaya çalışıyorsanız oldukça faydalı. Hem oldukça da ucuz; neredeyse her yerde yetişebiliyor.
4- Kızartma için en iyi yağ, hindistancevizi yağıdır
İşin aslı şu: Kullanacağınız neredeyse her şey, yemeklik yağ olarak bilinen rafine edilmiş, ısıl işlemden geçmiş ve kimyasal olarak dezenfekte edilmiş o şeyden daha iyidir. Soğuk preslenmiş hindistancevizi yağının ise – market raflarındaki katı beyaz şey – övgüyü hak eden birçok özelliği var. Ham, arıtılmamış hindistancevizi yağı, oksitlenme ile hasar görmüyor ve diğer soğuk preslenmiş yemeklik yağlar gibi bozulmuyor. Besinsel açıdan zayıflamadan kızartma ısısına dayanabilen, doğal, dirençli bir yağ olan hindistancevizi yağı, antiviral, antifungal ve antibakteriyel etkili orta zincir yağ asitleri bakımından da oldukça zengindir. Şimdiye dek tek dezavantajı fiyatı gibi görünüyor.
5- Kırmızı et ölümcüldür
Tabiat ana, insanların ömürleri kısalsın diye kırmızı et tasarlayan bir psikopat mı? Temel yağlar, proteinler, vitaminler ve mineraller bakımından zengin olan kırmızı et, yiyebileceğiniz en besleyici gıdalardandır. Kırmızı etin kabarık sicili, en zayıf kanıt türüne dayandırılıyor. Araştırmacıların güvenilir olmayan diyet anketlerinden aldıkları verilerle yapılan gözlemsel araştırmalara. Anti-et lobisinin pek hoşuna gitmeyebilir; ancak kırmızı etin aleyhinde sağlam bir sağlık vakası duyulmuş değil. Şimdilik, açık alanda, otla beslenmiş hayvanlardan elde edilen organik kırmızı et, menülerde kalıyor.
6- Kemik suyuna çorba yeni trend besinlerden
Taş devrinden beri çorba yapımı için kemik kullanılıyor; ama son dönemlerde, özellikle büyük girişimcilerin atılımları, et suyuna çorbanın popülaritesini gözler önüne serdi. Kemik suyu, birçok pahalı gıda takviyesinin alternatifi olarak kullanılıyor; kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi mineraller içeriyor. Kıkırdak ve tendonlardan gelen çözünmüş materyal, kemik suyunu kondroitin ve glukozaminin doğal kaynağı haline getiriyor. Ve tabi ki oldukça ucuz olması ve kolaylıkla hazırlanması da kemik suyuna çorbayı daha çekici hale getiriyor.
7- Tam yağlı süt geri döndü
Geçen yıl yayımlanan güçlü bir çalışma, tam yağlı süt ürünleri tüketen insanların 'metabolik sendrom' – daha büyük kalp krizi ve felç riski ile ilişkilendirilen diyabet, yüksek tansiyon ve obezite kombinasyonu – geliştirme risklerinin daha düşük olduğunu ortaya koydu. Beyaz suyu terk edip organik, homojenize edilmemiş ve – bulabilirseniz – işlenmemiş tam yağlı sütlere geri dönmenin vakti geldi.
8- Kimçi bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Bağırsaklarımızdaki bakteri popülasyonuna yönelik bilimsel ilgi yoğunlaştıkça, fermentasyonun popülerliği de gittikçe arttı. Mayalanmış gıdalar, doğal bir şekilde laktik asit bakterileri ile kaynaşıyorlar. Ve bunları yiyerek, antibiyotik ve işlenmiş gıda tüketimi ile zayıflayan bağırsak floramızın sağlıklı bakteri çeşitliliğini artırabiliriz. Doğu Avrupalı saurkraut'tan Koreli kimçiye; söz konusu olan mayalanmış gıdaların sağlığa olan yararları değil. Bağırsaklarınızın hoşuna gidebilir; ama peki ya tat duyunuz?
Karbonhidratlardan uzak durma çılgınlığı büyüdükçe, birçokları makarnanın da beyaz ekmekle birlikte mutfaklardan çıkacağı korkusuyla karşı karşıya. Şimdilerde ise makarnanın besinsel şöhretini rehabilite etmeye dair bir eğilim var. Makarna markası Barilla, makarnanın özgün ve dirençli yapısının aynı miktardaki unla yapılan ekmeklere kıyasala daha yavaş bir şekilde sindirildiğini iddia ediyor. Peki, bu doğru mu? "Al dente" yediğiniz sürece, karabuğdayla ya da esmer pirinçle kıyaslanabilecek derecede glisemik endeksi olduğu doğru; dolayısıyla daha uzun süre tok kalmanızı sağlayacak istikrarlı bir enerji salınımı argümanı gayet makul.
2- Yeni şeker kaynağı: Hurma
Son zamanlarda market raflarında hurma ile tatlandırılmış gıdalardan bolca bulunuyor. Peki, bu yapış yapış meyve, bildiğimiz şekerden daha mı iyi? Söz konusu pişirmek ise, yanıt evet. Kurutulmuş hurmada, totalde %68 oranında şeker bulunuyorken, bu oran gerçek şekerde %100. Hurma, aynı zamanda da mükemmel bir çözünebilir lif kaynağıdır ve glisemik endeksi nispeten daha düşüktür. Şekerin aksine, hurmanın yapısında bolca yararlı mikrobesin bulunur – demir, potasyum, B vitamini ve daha fazlası. Kurutulmuş hurmada bulunan şeker miktarı, en tatlı meyvedekinden bile fazladır; ama hurmayı meyve yerine değil, pasta gibi tatlılar yerine yemeyi tercih ediyorsanız, şeker tüketiminizi düşürmek için doğru yoldasınız demektir.
3- En yararlı sebze, karalâhanadır
Brassica familyasının günümüzdeki kralı olan karalahana, kanser gibi temel dejeneratif hastalıkların riskini azaltan antioksidanlarla, anti-inflamatuar ve arındırıcı mikrobesinlerle dolu bir portföy sunuyor. Peki, karalahana besinsel açıdan lahanadan ya da brokoliden daha mı zengin, yoksa yalnızca popülerliğinin ekmeğini mi yiyor? Karalahananın öne çıkan özelliği, etkileyici K vitamini içeriği – ki bu vitamin, kemik sağlığını desteklediğinden kemik hasarlarından kaçınmaya çalışıyorsanız oldukça faydalı. Hem oldukça da ucuz; neredeyse her yerde yetişebiliyor.
4- Kızartma için en iyi yağ, hindistancevizi yağıdır
İşin aslı şu: Kullanacağınız neredeyse her şey, yemeklik yağ olarak bilinen rafine edilmiş, ısıl işlemden geçmiş ve kimyasal olarak dezenfekte edilmiş o şeyden daha iyidir. Soğuk preslenmiş hindistancevizi yağının ise – market raflarındaki katı beyaz şey – övgüyü hak eden birçok özelliği var. Ham, arıtılmamış hindistancevizi yağı, oksitlenme ile hasar görmüyor ve diğer soğuk preslenmiş yemeklik yağlar gibi bozulmuyor. Besinsel açıdan zayıflamadan kızartma ısısına dayanabilen, doğal, dirençli bir yağ olan hindistancevizi yağı, antiviral, antifungal ve antibakteriyel etkili orta zincir yağ asitleri bakımından da oldukça zengindir. Şimdiye dek tek dezavantajı fiyatı gibi görünüyor.
5- Kırmızı et ölümcüldür
Tabiat ana, insanların ömürleri kısalsın diye kırmızı et tasarlayan bir psikopat mı? Temel yağlar, proteinler, vitaminler ve mineraller bakımından zengin olan kırmızı et, yiyebileceğiniz en besleyici gıdalardandır. Kırmızı etin kabarık sicili, en zayıf kanıt türüne dayandırılıyor. Araştırmacıların güvenilir olmayan diyet anketlerinden aldıkları verilerle yapılan gözlemsel araştırmalara. Anti-et lobisinin pek hoşuna gitmeyebilir; ancak kırmızı etin aleyhinde sağlam bir sağlık vakası duyulmuş değil. Şimdilik, açık alanda, otla beslenmiş hayvanlardan elde edilen organik kırmızı et, menülerde kalıyor.
6- Kemik suyuna çorba yeni trend besinlerden
Taş devrinden beri çorba yapımı için kemik kullanılıyor; ama son dönemlerde, özellikle büyük girişimcilerin atılımları, et suyuna çorbanın popülaritesini gözler önüne serdi. Kemik suyu, birçok pahalı gıda takviyesinin alternatifi olarak kullanılıyor; kalsiyum, magnezyum ve fosfor gibi mineraller içeriyor. Kıkırdak ve tendonlardan gelen çözünmüş materyal, kemik suyunu kondroitin ve glukozaminin doğal kaynağı haline getiriyor. Ve tabi ki oldukça ucuz olması ve kolaylıkla hazırlanması da kemik suyuna çorbayı daha çekici hale getiriyor.
7- Tam yağlı süt geri döndü
Geçen yıl yayımlanan güçlü bir çalışma, tam yağlı süt ürünleri tüketen insanların 'metabolik sendrom' – daha büyük kalp krizi ve felç riski ile ilişkilendirilen diyabet, yüksek tansiyon ve obezite kombinasyonu – geliştirme risklerinin daha düşük olduğunu ortaya koydu. Beyaz suyu terk edip organik, homojenize edilmemiş ve – bulabilirseniz – işlenmemiş tam yağlı sütlere geri dönmenin vakti geldi.
8- Kimçi bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Bağırsaklarımızdaki bakteri popülasyonuna yönelik bilimsel ilgi yoğunlaştıkça, fermentasyonun popülerliği de gittikçe arttı. Mayalanmış gıdalar, doğal bir şekilde laktik asit bakterileri ile kaynaşıyorlar. Ve bunları yiyerek, antibiyotik ve işlenmiş gıda tüketimi ile zayıflayan bağırsak floramızın sağlıklı bakteri çeşitliliğini artırabiliriz. Doğu Avrupalı saurkraut'tan Koreli kimçiye; söz konusu olan mayalanmış gıdaların sağlığa olan yararları değil. Bağırsaklarınızın hoşuna gidebilir; ama peki ya tat duyunuz?
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.