Hisar Intercontinental Hospital’dan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Salih Somuncu, çocuklarda görülen karın ağrısının birçok nedenden kaynaklanabileceğini ve mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Hisar İntercontinental Hospital’dan Doç. Dr. Salih Somuncu, çocukların karın ağrısının yaşa göre değişebileceğini ancak genel olarak karın ağrısının sebeplerinin dahili ve cerrahi olarak iki ana gruba ayırılabileceğini söyledi. Doç. Dr. Somuncu, karın ağrısıyla sık karşılaştıklarını genellikle dahili nedenlerden kaynaklandığını ifade ederek, “Örneğin bir mide barsak enfeksiyonu karın ağrısıyla kendini gösterir. Kusma ya da ishal daha sonra eklenebilir. Bu da önemli bir karın ağrısı nedenidir ve çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Bunun dışında parazitler de karın ağrısı yapar. Parazitlere bağlı karın ağrısı genelde kroniktir anlık değildir.
Dahili karın ağrısı nedenlerinden biri de idrar yolu enfeksiyonudur. Özellikle çocuk böbreği ve mesanesiyle ilgili bir sorunu tanımlayamayacağından bu dışarıya karın ağrısı gibi yansır. Bu tür sebebi ortaya çıkarılamayan kronik karın ağrılarında da mutlaka bir idrar tahlili yapılmalıdır. Diğer bir karın ağrısı nedeni de çocuklarda kronik kabızlıktır. Dahili nedenlerden kaynaklanan karın ağrıları, genelde anlık değil; uzun süreli ağrılardır” dedi.
Öncelikle Karın Ağrısının Nedenini Belirleyin!
Doç. Dr. Salih Somuncu, cerrahi karın ağrısı ile karıştırılabilecek karın ağrılarının başında genetik bir hastalık olan ve ailede başka bireylerde de görülebilen Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF)’nin geldiğini hatırlatarak, “Ailevi Akdeniz Ateşi kendisini öncelikle karın ağrısı ve yüksek ateşle gösterir. Muayene sırasında o kadar şiddetli akut karın bulguları verebilir ki zaman zaman cerrahi karın bulgularıyla karıştırılabilir. Çoğu zaman bu hastalar apandisit nedeniyle yanlışlıkla ameliyat edilebilir. En doğru tanı genetik tanıma testleridir. FMF tanısı koyulmuş ise uygun tedaviyle çok kısa sürede cevap alınabilir” diye konuştu.
Apandisit mi? Karın ağrısı mı?
Doç. Dr. Somuncu, cerrahi karın ağrılarında erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Cerrahi karın ağrısının en sık nedeni akut apandisittir. Apandiks ince barsakla kalın barsağın birleştiği bölgede kör barsak şeklinde sonlanan bir organdır. Çocuklarda boyu uzun ve çapı dardır. O yüzden biraz daha çabuk klinik bulgu verir. Apandiksin bir nedenden dolayı tıkanması ile bulgularını gösterir. Bu sıklıkla bir lenf bezesinden kaynaklanabileceği gibi taşlaşmış bir gaitadan, parazitten ya da dışarıdan alınan yabancı bir cisimden bile kaynaklanabilir. Normalde apandiks kör barsak olduğu için iç salgılarını kalın barsağa boşaltır. Tıkanma nedeniyle boşaltma gerçekleşemeyince bir süre sonra şişmeye başlar. Enfeksiyon oluşturmayan non patojen bakteriler enfeksiyon üretir hale gelir. Barsağın iç tabakasından başlayarak kas tabakasına daha sonra da dış tabakasına ulaşarak tüm bölgeyi ilgilendiren bir enfeksiyon ortaya çıkar. Zayıf bulduğu bir noktadan da patlar. Halk arasında apandisit patlaması dediğimiz durum budur.”
Barsak Düğümlenmesi İlkbahar Mevsiminde Daha Fazla Görülüyor…
Doç. Dr. Somuncu, halk arasında barsak düğümlenmesi olarak bilinen barsağın bir şekilde tıkanmasının da karın ağrısı sebebi olduğunu dile getirerek, “Barsak düğümlenmesinde karın ağrısı çok şiddetlidir. Bunun önemli nedenlerinden biri de bağırsağın iç içe girmesidir.” dedi. Sıklıkla ince bağırsağın kalın bağırsağın içine doğru girdiğini ve ağrı anında çok şiddetli bir kıvrandırıcı ağrı ile karşı karşıya kalınabileceğini anımsatan Doç. Dr. Somuncu, şunları söyledi: “Bu ağrının sonrasında kusma ve karın şişliği başlar. Bir süre sonra da kanlı gaita eşlik eder. Barsak düğümlenmesi her yaş grubunda olmakla birlikte 9-12 aylardaki çocuklarda daha fazla görülebilir.
Barsak düğümlenmesinin mevsimsel bir özelliği vardır. Çünkü bağırsağın iç içe girmesi için uyarıcı bir nokta gerekir. Bu uyarıcı nokta çocuklarda sıklıkla ince barsak kök ve duvarlarındaki küçük lenf nodlarıdır. Bu lenf nodları da genellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra olur. Barsak ya da solunum yolları enfeksiyonlarından bir hafta 10 gün sonra hasta bize bağırsak düğümlenmesi ile gelebilir. Aynı şekilde apandisit de üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık olduğu ilkbahar ve sonbahar mevsiminde daha sık görülür. Barsak düğümlenmesinin tedavisinde eğer klinik bir bulgu olmamışsa 5 cm’ye kadar ameliyatsız takiple tıbbı tedavi edebiliriz. Ama sebat edip 5 cm üzerine çıkmışsa ve barsak kangreni riski varsa o zaman cerrahi müdahale yapıyoruz.”
Hisar İntercontinental Hospital’dan Doç. Dr. Salih Somuncu, çocukların karın ağrısının yaşa göre değişebileceğini ancak genel olarak karın ağrısının sebeplerinin dahili ve cerrahi olarak iki ana gruba ayırılabileceğini söyledi. Doç. Dr. Somuncu, karın ağrısıyla sık karşılaştıklarını genellikle dahili nedenlerden kaynaklandığını ifade ederek, “Örneğin bir mide barsak enfeksiyonu karın ağrısıyla kendini gösterir. Kusma ya da ishal daha sonra eklenebilir. Bu da önemli bir karın ağrısı nedenidir ve çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Bunun dışında parazitler de karın ağrısı yapar. Parazitlere bağlı karın ağrısı genelde kroniktir anlık değildir.
Dahili karın ağrısı nedenlerinden biri de idrar yolu enfeksiyonudur. Özellikle çocuk böbreği ve mesanesiyle ilgili bir sorunu tanımlayamayacağından bu dışarıya karın ağrısı gibi yansır. Bu tür sebebi ortaya çıkarılamayan kronik karın ağrılarında da mutlaka bir idrar tahlili yapılmalıdır. Diğer bir karın ağrısı nedeni de çocuklarda kronik kabızlıktır. Dahili nedenlerden kaynaklanan karın ağrıları, genelde anlık değil; uzun süreli ağrılardır” dedi.
Öncelikle Karın Ağrısının Nedenini Belirleyin!
Doç. Dr. Salih Somuncu, cerrahi karın ağrısı ile karıştırılabilecek karın ağrılarının başında genetik bir hastalık olan ve ailede başka bireylerde de görülebilen Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF)’nin geldiğini hatırlatarak, “Ailevi Akdeniz Ateşi kendisini öncelikle karın ağrısı ve yüksek ateşle gösterir. Muayene sırasında o kadar şiddetli akut karın bulguları verebilir ki zaman zaman cerrahi karın bulgularıyla karıştırılabilir. Çoğu zaman bu hastalar apandisit nedeniyle yanlışlıkla ameliyat edilebilir. En doğru tanı genetik tanıma testleridir. FMF tanısı koyulmuş ise uygun tedaviyle çok kısa sürede cevap alınabilir” diye konuştu.
Apandisit mi? Karın ağrısı mı?
Doç. Dr. Somuncu, cerrahi karın ağrılarında erken tanı ve tedavinin çok önemli olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Cerrahi karın ağrısının en sık nedeni akut apandisittir. Apandiks ince barsakla kalın barsağın birleştiği bölgede kör barsak şeklinde sonlanan bir organdır. Çocuklarda boyu uzun ve çapı dardır. O yüzden biraz daha çabuk klinik bulgu verir. Apandiksin bir nedenden dolayı tıkanması ile bulgularını gösterir. Bu sıklıkla bir lenf bezesinden kaynaklanabileceği gibi taşlaşmış bir gaitadan, parazitten ya da dışarıdan alınan yabancı bir cisimden bile kaynaklanabilir. Normalde apandiks kör barsak olduğu için iç salgılarını kalın barsağa boşaltır. Tıkanma nedeniyle boşaltma gerçekleşemeyince bir süre sonra şişmeye başlar. Enfeksiyon oluşturmayan non patojen bakteriler enfeksiyon üretir hale gelir. Barsağın iç tabakasından başlayarak kas tabakasına daha sonra da dış tabakasına ulaşarak tüm bölgeyi ilgilendiren bir enfeksiyon ortaya çıkar. Zayıf bulduğu bir noktadan da patlar. Halk arasında apandisit patlaması dediğimiz durum budur.”
Barsak Düğümlenmesi İlkbahar Mevsiminde Daha Fazla Görülüyor…
Doç. Dr. Somuncu, halk arasında barsak düğümlenmesi olarak bilinen barsağın bir şekilde tıkanmasının da karın ağrısı sebebi olduğunu dile getirerek, “Barsak düğümlenmesinde karın ağrısı çok şiddetlidir. Bunun önemli nedenlerinden biri de bağırsağın iç içe girmesidir.” dedi. Sıklıkla ince bağırsağın kalın bağırsağın içine doğru girdiğini ve ağrı anında çok şiddetli bir kıvrandırıcı ağrı ile karşı karşıya kalınabileceğini anımsatan Doç. Dr. Somuncu, şunları söyledi: “Bu ağrının sonrasında kusma ve karın şişliği başlar. Bir süre sonra da kanlı gaita eşlik eder. Barsak düğümlenmesi her yaş grubunda olmakla birlikte 9-12 aylardaki çocuklarda daha fazla görülebilir.
Barsak düğümlenmesinin mevsimsel bir özelliği vardır. Çünkü bağırsağın iç içe girmesi için uyarıcı bir nokta gerekir. Bu uyarıcı nokta çocuklarda sıklıkla ince barsak kök ve duvarlarındaki küçük lenf nodlarıdır. Bu lenf nodları da genellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarından sonra olur. Barsak ya da solunum yolları enfeksiyonlarından bir hafta 10 gün sonra hasta bize bağırsak düğümlenmesi ile gelebilir. Aynı şekilde apandisit de üst solunum yolları enfeksiyonlarının sık olduğu ilkbahar ve sonbahar mevsiminde daha sık görülür. Barsak düğümlenmesinin tedavisinde eğer klinik bir bulgu olmamışsa 5 cm’ye kadar ameliyatsız takiple tıbbı tedavi edebiliriz. Ama sebat edip 5 cm üzerine çıkmışsa ve barsak kangreni riski varsa o zaman cerrahi müdahale yapıyoruz.”
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.