Halk arasında "kemik erimesi" olarak bilinen ve daha çok kadınları etkilediğine inanılan osteoporoz erkeklerde de önemli sağlık sorunlarına yol açıyor. Özellikle emeklilik sonrasında hareketsiz bir yaşam süren ve sigara kullanan erkeklerde rastlanan bu hastalık, 50 yaş üzerindeki 5 erkekten 1'ini tehdit ediyor.
Osteoporoz hastalığıyla ilgili son gelişmeler ve tedavi yöntemleri Ankara’da düzenlenen "21. Yüzyılda Osteoporoz Sempozyumu"nda ele alındı. Sempozyum Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, osteoporozun, dünya genelinde yılda 1.5 milyon kırığın etkeni olan ciddi bir toplum sağlığı sorunu olduğunu belirtti.
Osteoporozun önceleri daha çok kadınları etkilediğinin düşünüldüğünü söyleyen Kutsal, ancak yapılan araştırmaların bu hastalığın erkekleri de yakından etkileyen bir sağlık sorunu olduğunu ortaya çıkardığını aktardı.
Kutsal, Türkiye Osteoporoz Derneği tarafından 18-89 yaşları arasındaki 10 bin 489 kişi üzerinde yapılan kemik tarama ve sağlığı araştırmasına göre, 45-65 yaşları arasındaki erkeklerde sigaraya ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak bu hastalığın ortaya çıktığını belirtti.
Hareketsiz Yaşam Hastalığı Tetikliyor
Erkeklerde osteoporozun genelde kullanılan ilaçlara ya da bazı hastalıklara bağlı olarak ortaya çıktığını ifade eden Kutsal, "Ancak, araştırmamıza göre özellikle emeklilik sonrasına denk gelen bu dönemde erkekler kahvehanelere kapanıp hareketsiz bir yaşam sürmeye başlıyor. Bunun üzerine bir de sigara kullanımı eklenince osteporoza yakalanmaları kaçınılmaz oluyor. Bu yaş grubundaki her 6-7 erkekten birinde osteoporoz görülüyor!" dedi.
Hastalıktan Korunmak Çok Önemli
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Atalay da, Türkiye’de yaşam süresinin artmasına paralel olarak bu hastalığın görülme sıklığının da arttığına işaret etti.
Hastaların yaşam kalitelerinin bozulması ve oluşan kırıklar nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu olan osteoporozun tedavisinin de ekonomiye büyük bir yük getirdiğini ifade eden Atalay, şunları söyledi: "Bu nedenle hastalıktan korunmak çok önemli. İlk adım toplumun kemik kütlesini doruk noktaya çıkartmak olmalıdır. Bunun için doğum ve bebeklikten başlayarak doğru beslenme alışkanlıkları geliştirilmelidir. Anne sütüyle beslenme, küçük yaşlardan itibaren D vitamini ve yeterli kalsiyum alınması, güneş ışınlarından yeterince yararlanma son derece önemli. Bunların hepsi bir arada olursa doruk kemik kütlesine ulaşılabilir. Hükümet politikaları bu noktada devreye sokulmalı. Gerekli önlemler alınırsa ilerde ülkemizde hastalığın görülme sıklığı azalabilir."
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksal Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Dinçer de, osteoporoz konusunda halkın bilinçlendirmesinin önemine işaret ederek, "Sessiz seyrettiği ve diğer travmatik kırıklar gibi olmadığı için, bu hastalar omurga kırıklarının farkına varmaz. Daha çok omuz ve sırt ağrısı olarak algılanır ve yanlış tedavi uygulanabilir. Bu nedenle hem hekimlerin hem de hastaların tanı açısından daha fazla bilinçlendirilmesi gerekir" diye konuştu.
Hayat boyu kalsiyum yönünden zengin besinlerle, süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, "Bu kadar güneşli bir ülkede yeterince D vitamininden yararlanamıyoruz" dedi.
Kalça Kırıkları Ölüme Yol Açabilir
Yapılan araştırmaya göre, ileri yaşlardaki kalça kırıkları, yüzde 20 oranında kırığı takip eden ilk bir yıl içinde ölüme neden olurken, sağ kalan hastaların yüzde 80’i günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı hale geliyor.
Türkiye Osteoporoz Derneğinin kemik tarama ve sağlığı araştırmasına göre, kemik yoğunluğu Türk erkeklerinde 18-29, kadınlarda ise 30-39 yaşları arasında en yüksek değere ulaşıyor.
Kemik yoğunluğundaki kayıp erkeklerde 40-50’li yaşlarda, kadınlarda ise 49 yaşından sonra başlıyor.
Kemik yoğunluğunu etkileyen en önemli faktörler ilerleyen yaş ve düşük vücut kitle indeksi olarak belirlendi.
50 Yaş Üstü 5 Erkekten 1'inde Görülüyor
Cenevre Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Profesörü ve Uluslararası Osteoporoz Vakfı Temsilcisi Rene Rizzoli ise, hastalıkla mücadelenin 3 ayağının, hasta ve hekimlerin bilinçlendirilmesi ve yetkili mercilerin hastalığın halk sağlığı üzerinde tehdit olduğunun farkına varması olduğunu söyledi.
50 yaş üzerindeki 2 kadından ve 5 erkekten 1'inde bu hastalığın görüldüğüne dikkati çeken Rizzoli, dünyadaki son tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi verdi. Kemik yıkımını önleyen ilaçların en çok kullanılanlar olduğunu belirten Rizzoli, bunların yanında yeni kemik oluşumu ve formasyonu için de ilaçlar bulunduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Georges Boivin de, yapı, şekil ve mineralleşme derecesi gibi kemik kalitesini belirleyen unsurların doğuştan geldiğini, mikro hasar ve kırıkların sayısının artmasının, kemikte kırılmalara yol açabildiğini belirtti.
Almanya’daki Der Fürstenhof Kliniğinin Başkanı ve Uluslararası Osteoporoz Vakfı Temsilcisi Prof. Dr. Helmut Minne ise, osteoporozun görülmesinde yaşam süresinin uzamasının önemli olduğunu ifade ederek, "24 saat sağlıklı yaşasanız bile yaşlandıkça hastalıklara meyil artar. Bu nedenle osteoporuzu önlemek derken, geciktirmek söz konusu olabilir. Bunun için de kırıkların azaltılması yönünde bilgilendirme çok önemli" diye konuştu.
Osteoporoz hastalığıyla ilgili son gelişmeler ve tedavi yöntemleri Ankara’da düzenlenen "21. Yüzyılda Osteoporoz Sempozyumu"nda ele alındı. Sempozyum Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, osteoporozun, dünya genelinde yılda 1.5 milyon kırığın etkeni olan ciddi bir toplum sağlığı sorunu olduğunu belirtti.
Osteoporozun önceleri daha çok kadınları etkilediğinin düşünüldüğünü söyleyen Kutsal, ancak yapılan araştırmaların bu hastalığın erkekleri de yakından etkileyen bir sağlık sorunu olduğunu ortaya çıkardığını aktardı.
Kutsal, Türkiye Osteoporoz Derneği tarafından 18-89 yaşları arasındaki 10 bin 489 kişi üzerinde yapılan kemik tarama ve sağlığı araştırmasına göre, 45-65 yaşları arasındaki erkeklerde sigaraya ve hareketsiz yaşam tarzına bağlı olarak bu hastalığın ortaya çıktığını belirtti.
Hareketsiz Yaşam Hastalığı Tetikliyor
Erkeklerde osteoporozun genelde kullanılan ilaçlara ya da bazı hastalıklara bağlı olarak ortaya çıktığını ifade eden Kutsal, "Ancak, araştırmamıza göre özellikle emeklilik sonrasına denk gelen bu dönemde erkekler kahvehanelere kapanıp hareketsiz bir yaşam sürmeye başlıyor. Bunun üzerine bir de sigara kullanımı eklenince osteporoza yakalanmaları kaçınılmaz oluyor. Bu yaş grubundaki her 6-7 erkekten birinde osteoporoz görülüyor!" dedi.
Hastalıktan Korunmak Çok Önemli
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Atalay da, Türkiye’de yaşam süresinin artmasına paralel olarak bu hastalığın görülme sıklığının da arttığına işaret etti.
Hastaların yaşam kalitelerinin bozulması ve oluşan kırıklar nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu olan osteoporozun tedavisinin de ekonomiye büyük bir yük getirdiğini ifade eden Atalay, şunları söyledi: "Bu nedenle hastalıktan korunmak çok önemli. İlk adım toplumun kemik kütlesini doruk noktaya çıkartmak olmalıdır. Bunun için doğum ve bebeklikten başlayarak doğru beslenme alışkanlıkları geliştirilmelidir. Anne sütüyle beslenme, küçük yaşlardan itibaren D vitamini ve yeterli kalsiyum alınması, güneş ışınlarından yeterince yararlanma son derece önemli. Bunların hepsi bir arada olursa doruk kemik kütlesine ulaşılabilir. Hükümet politikaları bu noktada devreye sokulmalı. Gerekli önlemler alınırsa ilerde ülkemizde hastalığın görülme sıklığı azalabilir."
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksal Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Dinçer de, osteoporoz konusunda halkın bilinçlendirmesinin önemine işaret ederek, "Sessiz seyrettiği ve diğer travmatik kırıklar gibi olmadığı için, bu hastalar omurga kırıklarının farkına varmaz. Daha çok omuz ve sırt ağrısı olarak algılanır ve yanlış tedavi uygulanabilir. Bu nedenle hem hekimlerin hem de hastaların tanı açısından daha fazla bilinçlendirilmesi gerekir" diye konuştu.
Hayat boyu kalsiyum yönünden zengin besinlerle, süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi gerektiğini ifade eden Dinçer, "Bu kadar güneşli bir ülkede yeterince D vitamininden yararlanamıyoruz" dedi.
Kalça Kırıkları Ölüme Yol Açabilir
Yapılan araştırmaya göre, ileri yaşlardaki kalça kırıkları, yüzde 20 oranında kırığı takip eden ilk bir yıl içinde ölüme neden olurken, sağ kalan hastaların yüzde 80’i günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı hale geliyor.
Türkiye Osteoporoz Derneğinin kemik tarama ve sağlığı araştırmasına göre, kemik yoğunluğu Türk erkeklerinde 18-29, kadınlarda ise 30-39 yaşları arasında en yüksek değere ulaşıyor.
Kemik yoğunluğundaki kayıp erkeklerde 40-50’li yaşlarda, kadınlarda ise 49 yaşından sonra başlıyor.
Kemik yoğunluğunu etkileyen en önemli faktörler ilerleyen yaş ve düşük vücut kitle indeksi olarak belirlendi.
50 Yaş Üstü 5 Erkekten 1'inde Görülüyor
Cenevre Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Profesörü ve Uluslararası Osteoporoz Vakfı Temsilcisi Rene Rizzoli ise, hastalıkla mücadelenin 3 ayağının, hasta ve hekimlerin bilinçlendirilmesi ve yetkili mercilerin hastalığın halk sağlığı üzerinde tehdit olduğunun farkına varması olduğunu söyledi.
50 yaş üzerindeki 2 kadından ve 5 erkekten 1'inde bu hastalığın görüldüğüne dikkati çeken Rizzoli, dünyadaki son tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi verdi. Kemik yıkımını önleyen ilaçların en çok kullanılanlar olduğunu belirten Rizzoli, bunların yanında yeni kemik oluşumu ve formasyonu için de ilaçlar bulunduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Georges Boivin de, yapı, şekil ve mineralleşme derecesi gibi kemik kalitesini belirleyen unsurların doğuştan geldiğini, mikro hasar ve kırıkların sayısının artmasının, kemikte kırılmalara yol açabildiğini belirtti.
Almanya’daki Der Fürstenhof Kliniğinin Başkanı ve Uluslararası Osteoporoz Vakfı Temsilcisi Prof. Dr. Helmut Minne ise, osteoporozun görülmesinde yaşam süresinin uzamasının önemli olduğunu ifade ederek, "24 saat sağlıklı yaşasanız bile yaşlandıkça hastalıklara meyil artar. Bu nedenle osteoporuzu önlemek derken, geciktirmek söz konusu olabilir. Bunun için de kırıkların azaltılması yönünde bilgilendirme çok önemli" diye konuştu.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.