Son yılların en moda kavramlarından biri. Aldatmak, aldanmak, aldatılmak...vs.vs. Toplumun her kesiminde öyle ya da böyle yaşanan, kimi zaman açığa çıkan, kimi zaman hasır altı edilmesi mümkün olmuş, vurucu, yıkıcı, can acıtan bir eylem biçimi.
O kadar çok aldatmak ve aldatılmak hikayeleri dinledim ki, inanın bende bile olağanlaşmış bir durum bu.Şaşırmıyorum. Bir ara radyoda televizyonda Bağdat'ta Pazar yerinde patlayan bomboların tesiri ve ölü sayısı öyle normal hale gelmişti ki, maç skoru gibi akşam yemeği masalarında konuşulur olmuştu. Aldatmak da aynen öyle oldu.
Evin hanımı kocasına:' Ahmeett biliyon mu? Fatma'nın kocası Fatma'yı komşunun kızı Hatice ile aldatmış.' Evin erkeği:' aaa öyle mi peki boşanacaklarmıymış, keh keh keh..'Normallleşti dedik ya..köyde, şehirde, kasabada, üniversitede, ilkokulda, meclislerde, bakanlıklarda...her yerde...Sanki aldatmazsan tuhaf oluyorsun gibi bir durum var. Haaa bir de eger eşin ya da sevgilin senin üzerine gül koklamışsa mutlaka terk etmelisin onu..terk etmezsen olmaz. Küçük düşersin, senin olman gereken yatakta sevdiğin kişi başkasıyla uyumuştur Terk et ya da sen de onu boynuzla yaşasın intikammmm...fark etmez kim olduğu yeterki canı acısın.
Ben bir evliliğin başka bir erkek veya başka bir kadın için bitebileceğine inanmıyorum. Çünkü evlilikler hem maddi hem de manevi birlikteliklerdir. Zaman zaman paylaşımların artttığı veya azaldığı toplumsal kurumlar, çok önemli küçük şirketçiklerdir bana göre. İşleyen bir çark var, bu çark bazen aşk ile bezeli bazen de sadece çıkar bazlı oluyor. Düşünsenize iki ortaklı minik bir şirket kuruyorsun, bakıyorsun işliyor, işin içine çocuklar giriyor, şirket ortakları artıyor. Bir işleyiş var. Sonra ortaklardan birinin canı sıkılıyor dışa açılım yapayım diyor, mesela. Açılıyor açılış o açılış bir daha geri dönemiyor. Sonra ne oluyor,? Şirketin diğer ortakları şirketi devam ettirebiliyor, hepten kapısına kilit vurabiliyor, yeni açılımların peşine düşen büyük ortak eski düzende devam etmenin daha doğru olduğunu tecrübeyle sabitleyip geri dönmek istiyor..
Aman canım bir gecelikti, sen yoktun, çok içmiştim kadın çok şuhtu oldu bir kere. Hiçbir anlamı yoktu. Aldatma hikayesi bir. Eğer bu kadarcık idiyse olmasa da olurmuş. Yaptın çünkü evliliğinde yürümeyen birşeyler vardı zaten. O sadece son noktayı koydu. Kadın sana durmadan virgül atacak değil ya..ardı arkası kesilmez böyle derdine yanarsın.
Aldatma hikayesi iki. Kadın uzun zamandır şüphelenmektedir kocasından. Koca hiç usanmadan inkar etmektedir. Hatta kadın kendi ruh sağlığından şüphelenip doktora başvurmuştur. Doktor ona bir torba antidepressan verip eve göndermiştir. Kadın paranoyak olduğunu düşünmektedir. Sonra bir gün demiştik ya hiçbir şey sır olarak kalmaz, yalanın ömrü kısa olur elbet çıkar ortaya. İşyerindeki temizlikçi kadın paranoyak olduğuna inanmaya başlamış olan kadını arar ve kocasının iş arkadaşı ile fingir fingir fingirdediğini anlatır ve hatta şimdi birlikte çıktılar der. Bizimki bir hışımla taksiyle peşlerine takılır ve onları suçüstü yapar. Ama hele bakın şu yüzsüze kapıyı çalan kadına içerdeki sevgili kapıyı açar ve biz buraya tuvalete gelmiştik, der.Gülermisin ağlarmısın.
Sanırım burada maduru inciten şey boynuzlanmış olmak olmasa gerek. Bana yapılsa aynı şey beni sadece yalan incitirdi inanın. Hiçbir zaman kimsenin uçkurunun bekçiliğine soyunmadım.Ahlak dersi verme peşinde de değilim.
Ama aldatmayı normalleştirmemede rutinleştirmemede fayda var bence. Büyük aşkların böyle noktalanması ne acı, oysa ne zor ulaşılıyor büyük aşklara. Kaç kişi büyük aşkının yanı başında hayata gözlerini kapama şansına sahip oluyor. Aşk bitti hadi bana eyvallah....
O kadar çok aldatmak ve aldatılmak hikayeleri dinledim ki, inanın bende bile olağanlaşmış bir durum bu.Şaşırmıyorum. Bir ara radyoda televizyonda Bağdat'ta Pazar yerinde patlayan bomboların tesiri ve ölü sayısı öyle normal hale gelmişti ki, maç skoru gibi akşam yemeği masalarında konuşulur olmuştu. Aldatmak da aynen öyle oldu.
Evin hanımı kocasına:' Ahmeett biliyon mu? Fatma'nın kocası Fatma'yı komşunun kızı Hatice ile aldatmış.' Evin erkeği:' aaa öyle mi peki boşanacaklarmıymış, keh keh keh..'Normallleşti dedik ya..köyde, şehirde, kasabada, üniversitede, ilkokulda, meclislerde, bakanlıklarda...her yerde...Sanki aldatmazsan tuhaf oluyorsun gibi bir durum var. Haaa bir de eger eşin ya da sevgilin senin üzerine gül koklamışsa mutlaka terk etmelisin onu..terk etmezsen olmaz. Küçük düşersin, senin olman gereken yatakta sevdiğin kişi başkasıyla uyumuştur Terk et ya da sen de onu boynuzla yaşasın intikammmm...fark etmez kim olduğu yeterki canı acısın.
Ben bir evliliğin başka bir erkek veya başka bir kadın için bitebileceğine inanmıyorum. Çünkü evlilikler hem maddi hem de manevi birlikteliklerdir. Zaman zaman paylaşımların artttığı veya azaldığı toplumsal kurumlar, çok önemli küçük şirketçiklerdir bana göre. İşleyen bir çark var, bu çark bazen aşk ile bezeli bazen de sadece çıkar bazlı oluyor. Düşünsenize iki ortaklı minik bir şirket kuruyorsun, bakıyorsun işliyor, işin içine çocuklar giriyor, şirket ortakları artıyor. Bir işleyiş var. Sonra ortaklardan birinin canı sıkılıyor dışa açılım yapayım diyor, mesela. Açılıyor açılış o açılış bir daha geri dönemiyor. Sonra ne oluyor,? Şirketin diğer ortakları şirketi devam ettirebiliyor, hepten kapısına kilit vurabiliyor, yeni açılımların peşine düşen büyük ortak eski düzende devam etmenin daha doğru olduğunu tecrübeyle sabitleyip geri dönmek istiyor..
Aman canım bir gecelikti, sen yoktun, çok içmiştim kadın çok şuhtu oldu bir kere. Hiçbir anlamı yoktu. Aldatma hikayesi bir. Eğer bu kadarcık idiyse olmasa da olurmuş. Yaptın çünkü evliliğinde yürümeyen birşeyler vardı zaten. O sadece son noktayı koydu. Kadın sana durmadan virgül atacak değil ya..ardı arkası kesilmez böyle derdine yanarsın.
Aldatma hikayesi iki. Kadın uzun zamandır şüphelenmektedir kocasından. Koca hiç usanmadan inkar etmektedir. Hatta kadın kendi ruh sağlığından şüphelenip doktora başvurmuştur. Doktor ona bir torba antidepressan verip eve göndermiştir. Kadın paranoyak olduğunu düşünmektedir. Sonra bir gün demiştik ya hiçbir şey sır olarak kalmaz, yalanın ömrü kısa olur elbet çıkar ortaya. İşyerindeki temizlikçi kadın paranoyak olduğuna inanmaya başlamış olan kadını arar ve kocasının iş arkadaşı ile fingir fingir fingirdediğini anlatır ve hatta şimdi birlikte çıktılar der. Bizimki bir hışımla taksiyle peşlerine takılır ve onları suçüstü yapar. Ama hele bakın şu yüzsüze kapıyı çalan kadına içerdeki sevgili kapıyı açar ve biz buraya tuvalete gelmiştik, der.Gülermisin ağlarmısın.
KONUK YAZAR Devrim Ercan-Bozay |
Sanırım burada maduru inciten şey boynuzlanmış olmak olmasa gerek. Bana yapılsa aynı şey beni sadece yalan incitirdi inanın. Hiçbir zaman kimsenin uçkurunun bekçiliğine soyunmadım.Ahlak dersi verme peşinde de değilim.
Ama aldatmayı normalleştirmemede rutinleştirmemede fayda var bence. Büyük aşkların böyle noktalanması ne acı, oysa ne zor ulaşılıyor büyük aşklara. Kaç kişi büyük aşkının yanı başında hayata gözlerini kapama şansına sahip oluyor. Aşk bitti hadi bana eyvallah....
*Devrim Ercan-Bozay
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.