Modern çağın yaygın ve önemli bir sorunu olan depresyon hamilelik döneminde asla göz ardı edilmemesi gereken bir hastalık. Çünkü depresyon anne sağlığını tehdit etmesinin yanı sıra bebekte ciddi tablolara yol açabilen erken doğum riskini de 2 kat artırıyor!
Solunum sıkıntısı, kalıcı görme veya işitme kaybı gibi bebekte çok ciddi tablolar oluşturabilen erken doğum yüzde 12 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin doğum olduğu düşünülürse, bu, yılda en az 100 bin annenin erken doğum yaptığı anlamına geliyor. Erken doğuma yol açan pek çok faktör var. Bunlardan biri de, modern çağın önemli ve yaygın sorunlarından biri olan depresyon. Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Doç Dr İbrahim Bildirici, hamilelik döneminde depresyonun mutlaka tedavi edilmesi gerektiği uyarısında bulunarak, “Çünkü depresyon anne sağlığını olumsuz etkilemesinin yanı sıra bebekte ciddi tablolar oluşturabilen erken doğum riskini de 2 kat artırıyor” diyor.
Hamilelerin Yüzde 15’i Depresif!
Depresyon modern dünyanın yaygın bir sorunu. Öyle ki günümüzde kadınların yüzde 40’ının yaşamlarının bir döneminde depresif bir süreç yaşadıkları tahmin ediliyor. Hamilelerin yüzde 15’inin de depresif olduğu kabul ediliyor. Bir grup araştırmacının 2009 yılında dünyada saygın tıp dergilerinden biri olan Human Reproduction da yayınladıkları çalışmalarında; depresyon açısından değerlendirdikleri 791 kadından, depresif bulguları olanların normal popülasyona göre 1.9 kat daha fazla erken doğum yaptıklarını ortaya koyduklarını belirttiler. Ayrıca depresyonun şiddeti arttıkça erken doğum riskinin buna ek olarak 2 kat daha arttığını ifade ettiler. Lİ ve arkadaşları araştırma sonucunda; depresif bulguları olup erken doğum yapan kadınlarda aynı zamanda eğitim düzeyinin düşüklüğü, infertilite öyküsü, şişmanlık ve stresli olaylara daha yaygın rastlandığı vurguladılar.
Hangi Mekanizma ile Tetiklediği Bilinmiyor!
Depresyonun erken doğum riskini hangi mekanizma ile artırdığı ise pek bilinmiyor. Araştırmacılar stresin hormonlar, bağışıklık sistemi ve diğer faktörler üzerindeki etkileri nedeniyle erken doğuma yol açabileceğini belirtiyorlar. Diğer taraftan depresif hamileleri erken doğum riskine iten kötü beslenme ve daha sık sigara içimi gibi eşlik eden faktörleri de hafife almamak gerekiyor.
Doğum Eylemi Neden Erken Başlıyor?
Erken doğum her hamilenin başına gelebiliyor. Çeşitli risk faktörleri bilinmekle birlikte hangi anne adayının erken doğum yapacağı tahmin edilemiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Doç. Dr. İbrahim Bildirici, kadının risk faktörlerini taşımasının mutlaka erken doğum yapacağı anlamına gelmediğini belirterek, "Risk faktörleri sadece bu olasılığın arttığına işaret ediyor. Ancak yine de erken doğum riskine karşı tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamak gerekiyor" diyor.
3 grup kadın erken eylem ve doğum için en büyük riske sahip:
1- Daha önce erken doğum yapanlar,
2- İkizler, üçüzler gibi çoğul hamileliği olanlar,
3- Rahim veya rahim ağzı ile ilgili bazı anormallikleri bulunanlar.
Ayrıca yaşam alışkanlıkları ve tıbbi risk faktörleri de erken doğum nedeni olabiliyor.
Yaşam alışkanlıkları: Sigara içmek, alkol kullanmak, stres, uzun süre ayakta kalmayı ya da ağır kaldırmayı gerektiren işlerde çalışmak, bazı toksik etkenlere maruz kalmak ve düzenlik hamilelik takibi yaptırmamak erken doğum nedeni olabiliyor.
Tıbbi risk faktörleri: Üriner enfeksiyonlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, diyabet, yüksek tansiyon, preeklampsi, pıhtılaşma bozuklukları, vajinal kanama, bebeğe ait bazı doğumsal anormallikler, IVF gebelikleri, çok zayıf veya şişman olmak, hamilelikler arasındaki sürenin 6-9 aydan kısa olması, 17 yaşından küçük ya da 35 yaşından büyük hamile kalmak da erken doğuma yol açabiliyor.
Tedavi ile Sağlıklı Sonuçlar Alma Şansı Artıyor
Bebeğin yaşama şansını artırmak için 24-34. haftalar arasında başvuran anne adayına 48 saat süre ile steroid uygulamaları yapılıyor. Bu dönemde gerekirse steroid uygulamaları tamamlanıncaya kadar sancıları durdurmaya yönelik tedaviler uygulanıyor. Eğer sorun idrar yolu enfeksiyonu uygun bir antibiyotik tedavisine başvuruluyor. Bu tedaviler sayesinde de yenidoğan bebeğin yaşama şansı yarı yarıya artıyor.
Erken Doğum Riskinizi Azaltın
Erken doğumların yüzde 50’sinden fazlası hiçbir risk faktörü olmayan anne adaylarında ortaya çıkıyor. Bu nedenle erken doğumların tamamen ortadan kaldırılması pek mümkün gözükmese de riskler azaltılabiliyor.
• Hamilelik öncesi danışmanlık alın,
• İdeal kiloda hamile kalın,
• Düzenli hamilelik takibini yaptırın,
• Ağız ve diş sağlığınızı koruyun,
• Sigarayı bırakın ve alkolden uzak durun,
• Kafeinli içecekleri azaltın,
• Günde en az 8 bardak su için,
• Mümkünse günde 6 saatten fazla ayakta kalmayın,
• Ağır kaldırmaktan sakının,
• Daha önce erken doğum öykünüz varsa riskli gebelikler uzmanına (perinatolog) başvurun,
• Genital sistem ve idrar yolları enfeksiyonlarına karşı önlem alın.
Erken Doğan Bebekleri Bekleyen Riskler
• Solunum sıkıntısı,
• Ölümcül olabilen respiratuar distres sendromu,
• Kafa içi kanamalar,
• Bağırsak problemleri,
• Hayatı tehdit eden enfeksiyonlara yatkınlık,
• Yenidoğan sarılığı,
• Yeterince gelişmemiş organ ve organ sistemleri,
• Artmış serebral palsi (spastisite) riski,
• Uzun süre yoğun bakım gerekliliği,
• İlerleyen dönemde öğrenme ve gelişimsel problemler.
Solunum sıkıntısı, kalıcı görme veya işitme kaybı gibi bebekte çok ciddi tablolar oluşturabilen erken doğum yüzde 12 gibi yüksek bir oranda görülüyor. Ülkemizde her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin doğum olduğu düşünülürse, bu, yılda en az 100 bin annenin erken doğum yaptığı anlamına geliyor. Erken doğuma yol açan pek çok faktör var. Bunlardan biri de, modern çağın önemli ve yaygın sorunlarından biri olan depresyon. Acıbadem Maslak Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Doç Dr İbrahim Bildirici, hamilelik döneminde depresyonun mutlaka tedavi edilmesi gerektiği uyarısında bulunarak, “Çünkü depresyon anne sağlığını olumsuz etkilemesinin yanı sıra bebekte ciddi tablolar oluşturabilen erken doğum riskini de 2 kat artırıyor” diyor.
Hamilelerin Yüzde 15’i Depresif!
Depresyon modern dünyanın yaygın bir sorunu. Öyle ki günümüzde kadınların yüzde 40’ının yaşamlarının bir döneminde depresif bir süreç yaşadıkları tahmin ediliyor. Hamilelerin yüzde 15’inin de depresif olduğu kabul ediliyor. Bir grup araştırmacının 2009 yılında dünyada saygın tıp dergilerinden biri olan Human Reproduction da yayınladıkları çalışmalarında; depresyon açısından değerlendirdikleri 791 kadından, depresif bulguları olanların normal popülasyona göre 1.9 kat daha fazla erken doğum yaptıklarını ortaya koyduklarını belirttiler. Ayrıca depresyonun şiddeti arttıkça erken doğum riskinin buna ek olarak 2 kat daha arttığını ifade ettiler. Lİ ve arkadaşları araştırma sonucunda; depresif bulguları olup erken doğum yapan kadınlarda aynı zamanda eğitim düzeyinin düşüklüğü, infertilite öyküsü, şişmanlık ve stresli olaylara daha yaygın rastlandığı vurguladılar.
Hangi Mekanizma ile Tetiklediği Bilinmiyor!
Depresyonun erken doğum riskini hangi mekanizma ile artırdığı ise pek bilinmiyor. Araştırmacılar stresin hormonlar, bağışıklık sistemi ve diğer faktörler üzerindeki etkileri nedeniyle erken doğuma yol açabileceğini belirtiyorlar. Diğer taraftan depresif hamileleri erken doğum riskine iten kötü beslenme ve daha sık sigara içimi gibi eşlik eden faktörleri de hafife almamak gerekiyor.
Doğum Eylemi Neden Erken Başlıyor?
Erken doğum her hamilenin başına gelebiliyor. Çeşitli risk faktörleri bilinmekle birlikte hangi anne adayının erken doğum yapacağı tahmin edilemiyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Perinatolog Doç. Dr. İbrahim Bildirici, kadının risk faktörlerini taşımasının mutlaka erken doğum yapacağı anlamına gelmediğini belirterek, "Risk faktörleri sadece bu olasılığın arttığına işaret ediyor. Ancak yine de erken doğum riskine karşı tedbiri hiçbir zaman elden bırakmamak gerekiyor" diyor.
3 grup kadın erken eylem ve doğum için en büyük riske sahip:
1- Daha önce erken doğum yapanlar,
2- İkizler, üçüzler gibi çoğul hamileliği olanlar,
3- Rahim veya rahim ağzı ile ilgili bazı anormallikleri bulunanlar.
Ayrıca yaşam alışkanlıkları ve tıbbi risk faktörleri de erken doğum nedeni olabiliyor.
Yaşam alışkanlıkları: Sigara içmek, alkol kullanmak, stres, uzun süre ayakta kalmayı ya da ağır kaldırmayı gerektiren işlerde çalışmak, bazı toksik etkenlere maruz kalmak ve düzenlik hamilelik takibi yaptırmamak erken doğum nedeni olabiliyor.
Tıbbi risk faktörleri: Üriner enfeksiyonlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, diyabet, yüksek tansiyon, preeklampsi, pıhtılaşma bozuklukları, vajinal kanama, bebeğe ait bazı doğumsal anormallikler, IVF gebelikleri, çok zayıf veya şişman olmak, hamilelikler arasındaki sürenin 6-9 aydan kısa olması, 17 yaşından küçük ya da 35 yaşından büyük hamile kalmak da erken doğuma yol açabiliyor.
Tedavi ile Sağlıklı Sonuçlar Alma Şansı Artıyor
Bebeğin yaşama şansını artırmak için 24-34. haftalar arasında başvuran anne adayına 48 saat süre ile steroid uygulamaları yapılıyor. Bu dönemde gerekirse steroid uygulamaları tamamlanıncaya kadar sancıları durdurmaya yönelik tedaviler uygulanıyor. Eğer sorun idrar yolu enfeksiyonu uygun bir antibiyotik tedavisine başvuruluyor. Bu tedaviler sayesinde de yenidoğan bebeğin yaşama şansı yarı yarıya artıyor.
Erken Doğum Riskinizi Azaltın
Erken doğumların yüzde 50’sinden fazlası hiçbir risk faktörü olmayan anne adaylarında ortaya çıkıyor. Bu nedenle erken doğumların tamamen ortadan kaldırılması pek mümkün gözükmese de riskler azaltılabiliyor.
• Hamilelik öncesi danışmanlık alın,
• İdeal kiloda hamile kalın,
• Düzenli hamilelik takibini yaptırın,
• Ağız ve diş sağlığınızı koruyun,
• Sigarayı bırakın ve alkolden uzak durun,
• Kafeinli içecekleri azaltın,
• Günde en az 8 bardak su için,
• Mümkünse günde 6 saatten fazla ayakta kalmayın,
• Ağır kaldırmaktan sakının,
• Daha önce erken doğum öykünüz varsa riskli gebelikler uzmanına (perinatolog) başvurun,
• Genital sistem ve idrar yolları enfeksiyonlarına karşı önlem alın.
Erken Doğan Bebekleri Bekleyen Riskler
• Solunum sıkıntısı,
• Ölümcül olabilen respiratuar distres sendromu,
• Kafa içi kanamalar,
• Bağırsak problemleri,
• Hayatı tehdit eden enfeksiyonlara yatkınlık,
• Yenidoğan sarılığı,
• Yeterince gelişmemiş organ ve organ sistemleri,
• Artmış serebral palsi (spastisite) riski,
• Uzun süre yoğun bakım gerekliliği,
• İlerleyen dönemde öğrenme ve gelişimsel problemler.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.