Saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit, yaşam kalitemizi etkileyebiliyor.
Bazılarımız ardı ardına gelen hapşırık nöbetlerinden ve burun akıntısından dertlidir, bazılarımız ise gözde sulanma veya öksürük krizlerinden.
Halk arasında 'saman nezlesi' olarak bilinen alerjik rinit, yaşam kalitemizi ciddi boyutlarda etkileyebiliyor. Üstelik artık sadece bahar aylarında değil, çevresel faktörlerin etkisiyle neredeyse yılın tüm aylarında bizi etkisi altına alıyor! Baharın gelmesi pek çoğumuz için neşeli, enerjik ve sağlıklı günler demek.
Ama bazılarımız var ki 'bahar alerjisi' yüzünden ardı ardına gelen hapşırık nöbetleri, burun akıntısı ve gözde sulanma gibi sorunlar nedeniyle bu dönemde oldukça sıkıntılı günler geçirebiliyor.
Hatta 'Nasıl olsa geçer' düşüncesiyle doktora başvurmadığında 'astım' hastalığına bile yakalanabiliyor.
Üstelik küresel ısınma nedeniyle iklim şartlarının değişmesi ve hava kirliliği gibi faktörler nedeniyle bahar alerjisine yol açan polenler sadece 'bahar' mevsiminde değil, neredeyse yılın büyük bir bölümünde görülüyor. Bu da alerjik reaksiyonların yol açtığı sorunlarla aylarca baş etmek zorunda kalmak anlamına geliyor. Çevresel etkenlerin yol açtığı bir başka sorun da, alerjik hastalıkların görülme sıklığının giderek artması. Öyle ki alerjik rinit günümüzde her yüz kişiden 10 –30'unu etkisi altına alabiliyor.Acıbadem Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Alerjik Hastalıklar Uzmanı Dr. Gülden Paşaoğlu Karakış, genellikle genç yaşta, hatta çocukluk döneminde başlayan 'bahar alerjisinden korunma yöntemlerini ve tedavi aşamalarını şöyle anlatıyor:
Sorumlusu polenler!
Bahar mevsiminde alerjik hastalıkların görülme sıklığında büyük bir artış gözleniyor. Bunun sorumlusu olarak da havada yayılan çimen, ağaç ve çiçeklerin oluşturdukları polenler gösteriliyor. Polenler solunum yoluyla vücuda girdiklerinde, kişi alerjik bir bünyeye sahipse, vücutta salgılanan 'histamin' maddesi solunum yolu, gözler ve burun zarlarının iltihaplanmasına yol açıyor. Bunun sonucunda da halk arasında 'saman nezlesi' olarak bilinen ve uzun yıllar devam edebilen bir hastalık olan 'alerjik rinit' ortaya çıkıyor!
Hangi aylarda, hangi polenler?
Ülkemizde ağaç, çayır-çimen ve otsu bitkiler olmak üzere 3 ana bitkinin polenleri alerjik reaksiyonlara neden oluyor. Bunların alerjik reaksiyon yapma olasılığı kişinin genetik yatkınlığına ve o polenin alerjenitesine bağlı olarak değişim gösteriyor. Bu 3 ana polen grubu arasında alerjenitesi en fazla olan bitki, " Graminea " olarak adlandırılan çayır-çimen polenleridir. Sıklıkla ağaç polenleri ilkbahar başlangıcında, çayır-çimen polenleri yaz ve yabani ot polenleri sonbahar aylarında ortaya çıkıyorlar. Polenlerin yoğunluğu ve etki süreleri iklim koşullarına ve o yılki hava durumuna göre değişiyor. Örneğin ılıman iklimlerde polen mevsimi daha erken başlayıp daha uzun sürüyor. Bu bölgelerde yılın büyük bölümünde allerjik bulgulara rastlanıyor.
Dağlık bölgelerde hava daha soğuk seyrettiği için polen mevsimi de daha kısa sürüyor. Ancak küresel ısınma ve hava kirliliğinde artış nedeniyle önceden sadece bahar aylarında görülen polenlere artık neredeyse tüm yıl rastlanabiliyor. Havada C02 miktarının artması atmosferde ısınmaya neden oluyor. Sonuçta havanın daha erken ısınması çiçeklerin de daha erken açmasına, dolayısıyla polenlerin daha çabuk ortaya çıkmasına ve uzun süre havada kalmasına yol açıyor. Böylece polenler alerjik kişileri artık mevsimsel değil daha uzun süre etkiliyor.
Ancak yine de polenler bazı aylarda daha fazla görülüyor:
Mart-Nisan: Kızıl meşe, fındık, zeytin, huş ve kavak ağacı, akçaağaç, karaağaç, diş budak, kestane, gürgen, zeytin ve fındık gibi ağaçların polenleri,
Nisan- Mayıs Haziran: Çayır, çimen gibi otların polenleri, Ör: İngiliz çimi, çayır salkım otu, çayır kelp kuyruğu,
Haziran-Ağustos: Buğday, çavdar, mısır ve pirinç gibi tahılların polenleri,
Ağustos sonu – Ekim: Pelin otu, akkazayağı, kuzu kulağı, sinir otu, ayrık otu, ısırgan otu, tilki kuyruğu, domuz ayrığı, yumak ve delice gibi otların polenleri alerjilere neden oluyor.
Yıl boyunca: Graminea grubundan Bermuda Grass olarak bilinen çayır-çimen poleni çok allerjenik olduğundan yıl boyu etkileyebiliyor.
Hapşırık, burun akıntısı, gözde sulanma…
Halk arasında 'saman nezlesi' ve 'göz nezlesi' olarak bilinen alerjik rinit ve konjuktivit genellikle nöbetler halinde tekrarlayan; hapşırık, burun akıntısı, gözde sulanma ve kaşıntı, burunda ve damakta kaşıntı, geniz akıntısı ve burun tıkanıklığı şeklinde görülüyor. Alerjik astım da ise aralıklı ve nöbetler halinde; göğüste sıkışma hissi, öksürük, nefes darlığı, hırıltı (nefes alıp verirken ıslık sesi duyulması ) olabileceği gibi sadece öksürük ile de seyredebiliyor. Ayrıca ciltte kaşıntı, kızarıklık ve kabarıklık şeklinde bulgular da ortaya çıkabiliyor.
Astım ataklarını tetikleyebiliyor!
Bahar alerjisi üst solunum yollarında başlayıp zamanla alt solunum yollarına yayılabiliyor, bunun sonucunda astım ataklarına neden olabiliyor. Yapılan çalışmalara göre; bahar alerjisinin astıma dönüşme oranı yüzde 30 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Bunun nedeni ise hastaların 'nasıl olsa geçecek' düşüncesiyle doktora başvurmamaları; yeterince alerjenden korunmamaları ve sigara içmeye devam etmeleri. Bu nedenle bahar alerjisinde erken tanı ve tedavi, hastanın sağlıklı bir yaşam sürmesi açısından çok önemli.
Ne zaman, hangi tedavi?
Yakınmalarınız tanıyı koymaya yardım ediyor. Doktorunuz alerjiden şüphelendiyse kesin tanı için sizden alerjik deri testi, burun içine alerjen maddelerle yapılan uyarı testi ve kan tetkikleri isteyebilir. Kesin tanı konulduğunda hemen tedaviye geçiliyor.
Alerjik hastalıkların tedavisinde ilk yapılması gereken kişinin duyarlı olduğu alerjenden korunmasıdır. Ayrıca tedavide hastalığı kontrol altına alan oldukça etkili ilaçlar ve hastalıkta kür sağlayabilen aşı tedavisi vardır. Polenlerden korunmak şart! Alerjik hastalığın tedavisinde temel kural, duyarlı olunan alerjenlerle teması önlemek. Çünkü birçok alerjik hastalıkta yakınmalar genellikle alerjenle temasın ardından ortaya çıkıyor.
- Polenlerin yoğun olduğu dönemlerde pencereleri kapalı tutun. Arabanızın camlarını da açmayın.
- Evin içinde havalandırma sistemleri ve hava filtreleri kullanın.
- Dış ortam aktivitelerini azaltın. Özellikle polenlerin yoğun olduğu 10.00 – 16.00 saatleri arasında dışarı çıkmayın.
- Polenlerin yoğun olduğu yerlerde egzersiz yapmaktan kaçının.
- Yeşil alanlarda mümkün olduğunca bulunmayın.
- Dışarı çıkmışsanız eve girer girmez kıyafetlerinizi değiştirin ve duş alın. Kıyafetlerinizi yatak odasında çıkarmamaya dikkat edin.
- Ağzınızı ve burnunuzu koruyan maske kullanın.
İlaç tedavisi:
Bahar alerjisinde ikinci adım olarak ilaç tedavisine başvuruluyor. Günümüzde hastalığın bulgularını kontrol altına alarak hastaların sağlıklı bir şekilde hayatlarını sürdürmelerini sağlayan etkili ilaçlar mevcut. Hastalığın belirtilerine göre kullanılan ilaçların türü de değişiyor.
Örneğin burun nezlesinde antialerjik ilaçlar ve burun spreyleri, astımda ise hava yollarını genişleten ve hastalığı kontrol altına alan ağız spreylerinden yararlanılıyor. İlaç tedavisi kesin çözüm sağlayamıyor ama bulguların hafiflemesine, hastaların yaşam kalitelerinin artmasına ve sağlıklı kişiler olarak hayatlarını sürdürebilmelerine yardımcı oluyor.
Aşılar uzman ellerde yapılmalı:
İlaç tedavisi ile hastada belirgin bir düzelme sağlanamadığı ya da kesin tedavi istendiğinde aşı tedavisine geçiliyor. Özelikle polen alerjisinde, aşı tedavisi ile oldukça başarılı sonuçlar elde ediliyor. Öyle ki hastanın yakınmaları aşı tedavisi ile yüzde 60 – 70 oranında azaltılabiliyor. Son zamanlarda mevsimsel polen alerjilerinde kısa dönem bağışıklık sağlayan ve her yıl tekrarlanması gereken aşılar da tercih edilebiliyor. Mevsim öncesinde haftada bir kez uygulanan bu aşılar, hastanın tüm baharı rahat bir şekilde geçirmesini sağlayabiliyor.
Eğer bu aşı hastada yarar sağlamazsa veya uzun yıllar devam edecek kesin bir çözüm isteniyorsa, bu durumda en az 5 yıl boyunca tekrarlanması gereken klasik aşılara başvuruluyor. Ancak riskli bir tedavi yöntemi olduğu için aşıların mutlaka bu konuda eğitim almış alerji uzmanları tarafından ve hastane ortamında uygulanması gerekiyor. Aksi halde aşılar fayda vermek yerine, 'anaflaktik şok' adı verilen ağır tabloya kadar varabilen ciddi yan etkilere neden olabiliyor
Kaynak:RealAge / Ozan Vural
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.